Arkadaşlık, hayatın en önemli ve güzel yönlerinden biridir ve her dilde bu özel bağın değerini ve inceliklerini yansıtan ifadeler bulunur. İngilizce’de, arkadaşlıkla ilgili pek çok deyim vardır; bunlar, birbirine destek olma, güzel zamanlar paylaşma ya da zorluklarla birlikte başa çıkma gibi arkadaşlığın özünü anlatır. Bu yazıda, arkadaşlıkla ilgili en yaygın İngilizce deyimleri, Türkçe anlamlarını ve örneklerini göreceğiz.
Arkadaşlıkla Alakalı 15 İngilizce Deyim
Arkadaşlıkla alakalı bu İngilizce deyimler açıklamaları ve örnekleriyle günlük konuşmanıza renk katacaktır.
1. Thick As Thieves
Çok yakın arkadaşlar, birbirlerine çok bağlı olan kişiler. Türkçede “sıkı fıkı” olarak kullanılabilir.
Örnek: Rosa and Hans are thick as thieves; they know each other’s secrets.
(Rosa ve Hans sıkı fıkılar, birbirlerinin sırlarını bilirler.)
2. Birds of a Feather
Aynı özelliklere sahip insanlar bir arada bulunur. Türkçede “huyu huyuna suyu suyuna” olarak kullanılabilir.
Örnek: Sam and Dean both love cars. Birds of a feather, right?
(Sam de Dean de arabaları çok seviyor. Huyu huyuna suyu suyuna, değil mi?)
3. Go Way Back
Birini uzun süredir tanımak, eskiye dayanan bir arkadaşlığa sahip olmak.
Örnek: Me and Faith go way back, we have been friends since we were kids.
(Ben ve Faith uzun zamandır tanışıyoruz, çocukluktan beri arkadaşız.)
4. Buddy Up
Biriyle arkadaşlık kurmak, tanışmak anlamına gelir. Türkçede “kaynaşmak” olarak kullanılabilir.
Örnek: They buddied up really quick, they’re already planning a trip together.
(Çok çabuk kaynaştılar, şimdiden birlikte bir seyahat planlıyorlar.)
5. Bosom Buddy
En yakın arkadaş, sırdaş, güvenilir ve samimi dost. Türkçede “can dost” olarak kullanılabilir.
Örnek: Daisy is my bosom buddy, I can trust her with anything.
(Daisy benim can dostum, ona her şey için güvenebilirim.)
6. Two Peas In a Pod
Birbirine çok benzeyen ve çok yakın olan iki kişiyi tanımlamak için kullanılır.
Örnek: Sarah and Emily are like two peas in a pod, they always think the same way.
(Sarah ve Emily birbirinin aynısıdır, her zaman aynı şekilde düşünürler.)
7. Through Thick And Thin
Zorluklar ve iyi zamanlar fark etmeksizin, her durumda birinin yanında olmak, arkadaşı olmak anlamında kullanılır.
Örnek: We’ve been friends through thick and thin.
(İyi günde kötü günde hep arkadaştık.)
8.Have Someone’s Back
Birinin arkasında olmak, ona destek olmak. Türkçede “arkandayım” veya “yanındayım” olarak kullanılır.
Örnek: I’ve got your back no matter what happens.
(Ne olursa olsun arkandayım/yanındayım.)
9. A Shoulder to Cry On
Birinin yanında olmak ve ona destek vermek. Türkçede “dert ortağı” olarak kullanılır.
Örnek: Whenever I feel down, Mary has always been my shoulder to cry on.
(Ne zaman kendimi üzgün hissetsem Mary her zaman ağlanacak bir omuz/dert ortağım olmuştu.)
10. Fair-Weather Friend
Sadece iyi zamanlarda yanınızda olan, zorluklar karşısında ise sizi terk eden kişiler için kullanılır. Türkçede “iyi gün dostu” olarak kullanılır.
Örnek: She realized that some of her friends were just fair-weather friends when she needed help the most.
(Yardıma en ihtiyaç duyduğu sırada bazı arkadaşlarının sadece iyi gün dostu olduğunu fark etti.)
11. Heart-to-Heart
“Samimi kişilerin arasında yapılan içten, derin konuşma” anlamına gelir.
Örnek: Me and my best friend had a heart-to-heart last night.
(Ben ve en yakın arkadaşım dün gece içten bir konuşma yaptık.)
12. A Friend in Need is a Friend Indeed
Gerçek arkadaşların zor zamanlarda belli olacağını ifade eder. Türkçede “Dost kara günde belli olur” atasözü ile aynı anlamdadır.
Örnek: When I lost my job, Emma helped me out a lot. A friend in need is a friend indeed.
(İşimi kaybettiğimde Emma bana çok yardımcı oldu. Dost kara günde belli olur.)
13. Build Bridges
İnsanlar veya gruplar arasında dostane ilişkiler kurmak veya bağları güçlendirmek.
Örnek: The new manager tried to build bridges between the employees and the leadership team.
(Yeni yönetici, çalışanlar ve yönetim ekibi arasında köprü kurmaya çalıştı.)
14. Joined at The Hip
Bu deyim “her şeyi birlikte yapan, sürekli yakın olan kişiler” için kullanılır. Türkçedeki “etle tırnak gibi” deyimiyle aynı anlamdadır.
Örnek: My brother and Leon are joined at the hip, they do everything together.
(Erkek kardeşim ve Leon etle tırnak gibiler, her şeyi beraber yaparlar.)
15. In One’s Corner
Birine her zaman destek olmak, birinin yanında olmak.
Örnek: Don’t worry, I’m always in your corner when you need me.
(Merak etme, bana ihtiyacın olduğunda hep yanındayım.)
Arkadaşlıkla Alakalı İngilizce Deyimlere Örnekler
– We used to be thick as thieves before we had an argument.
(Kavga etmeden önce sıkı fıkıydık.)
– We’re birds of a feather, we should stick together.
(Çok benziyoruz, bir arada kalmalıyız.)
– The groom and the bride go way back.
(Gelin ve damat uzun zamandır tanışıyor.)
– I wasn’t expecting to buddy up with so many people on the first day of school.
(Okulun ilk gününde bu kadar çok kişiyle kaynaşmayı beklemiyordum.)
– You’re my bosom buddy, am I yours?
(Sen benim can dostumsun, ben de senin için öyle miyim?)
– Jack and Mark are two peas in a pod, they always finish each other’s sentences.
(Jack ve Mark birbirinin aynısı, her zaman birbirlerinin cümlelerini tamamlıyorlar.)
– Thank you for being my friend through thick and thin.
(İyi günde kötü günde arkadaşım olduğun için teşekkür ederim.)
– He’s always had my back since we were kids.
(Çocukluğumuzdan beri hep arkamdaydı/yanımdaydı.)
– I wish I had a shoulder to cry on.
(Keşke ağlayacak bir omzum/dert ortağım olsa.)
– I didn’t think Jake would be a fair-weather friend.
(Jake’in iyi gün dostu olacağını düşünmemiştim.)
– Having a heart-to-heart with my friend made me feel much better.
(Arkadaşımla içten bir konuşma yaptıktan sonra çok daha iyi hissediyorum.)
– I try my best to solve my friends’ problems, a friend in need is a friend indeed.
(Arkadaşlarımın sorunlarını çözmek için elimden geleni yapıyorum, dost kara günde belli olur.)
– After their argument, Caitlyn decided to build bridges between them.
(Kavgalarından sonra Caitlyn aralarındaki dostluğu güçlendirmeye karar verdi.)
– You two always hang out together like you are joined at the hip.
(İkiniz etle tırnak gibi sürekli beraber takılıyorsunuz.)
– I know I’m always in her corner, she always helps me out.
(Onun hep yanımda olduğunu biliyorum, her zaman bana yardımcı oluyor.)
Arkadaşlıkla Alakalı İngilizce Deyimler Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Hangi durumlarda arkadaşlıkla alakalı deyimler kullanılabilir?
Arkadaşlıkla alakalı deyimler, yakın ilişkileri, dostluğu, sadakati veya insanlar arasındaki bağları tanımlamak için kullanılabilir. Ayrıca, insanlar arasındaki zorluklar, anlaşmazlıklar veya güçlü dostlukları ifade etmek için de kullanılabilir.
“Birds of a feather flock together” deyimi ne anlama gelir?
“Birds of a feather flock together” deyimi, benzer özelliklere sahip insanların bir araya geldiğini ifade eder. Aynı ilgi alanlarına veya kişilik özelliklerine sahip insanlar birbirlerini çeker ve birlikte vakit geçirirler.
Arkadaşlıkla ilgili yaygın İngilizce deyimler nelerdir?
Arkadaşlıkla ilgili yaygın İngilizce deyimler, dostluk ilişkilerini ifade eder. “A friend in need is a friend indeed” zor zamanlarda gerçek dostları anlatırken, “Birds of a feather flock together” benzer kişilerin bir araya geldiğini belirtir. “Two peas in a pod” yakın arkadaşlar arasındaki benzerliği, “Through thick and thin” ise her durumda dostluğun devamını ifade eder. Bu deyimler, arkadaşlık bağlarının gücünü vurgular.
“Through thick and thin” ne demek?
“Through thick and thin” deyimi, iyi ve kötü zamanlarda, zorluklar ya da kolaylıklar fark etmeksizin birinin yanında olmak, desteklemek anlamına gelir.
Öğrendiklerinizi pratiğe dökmek ister misiniz? İngilizce öğrenmek için ihtiyacınız olan her şeye tek bir platform üzerinden ulaşabilirsiniz! 25 dakikalık bire bir canlı dersler, 40 dakikalık grup dersleri, 30.000’den fazla interaktif videolar, kelime öğrenme araçları, yapay zeka destekli öğretmen MiMi, quizler ve interaktif aktiviteler ile EnglishCentral, kullanıcılarına kişiselleştirilmiş ve kaliteli bir eğitim planını uygun fiyatlı olarak sunmaktadır. Hemen EnglishCentral’a kayıt olup İngilizce öğrenmeye başlamaya ne dersiniz?