11. Sınıf İngilizce Üniteleri ve Konu Anlatımı hakkında merak ettiğiniz her şeyi içeriğimizde bulabilirsiniz. 11. Sınıf İngilizce Üniteleri, Geleceğin İşleri, Hobi ve Beceriler, Zor Zamanlar, Nasıl Bir Hayat, Geçmişe Dönüş, Kalbinizi Açın, Türkiye Hakkında Gerçekler, Spor, Arkadaşlarım, Değerler ve Normlar’ dan oluşmaktadır. Bu ünitelerde hangi konular işlenir merak ediyorsanız okumaya devam edin!
11. Sınıf İngilizce Ünite 1 GELECEĞİN İŞLERİ
Bu ünite kapsamında öncelikle “Geleceğin İşleri” ünitesinde kullanacağımız kelimeleri öğrenelim.
apply | uygulamak |
available | mevcut |
candidate | aday |
counselor | danışman |
CV | özgeçmiş |
entrepreneur | girişimci |
burnt out | sürekli çalışmaktan dolayı çok yorgun düşmek |
employee | işçi |
employer | işveren |
employment | iş |
hire | işe alınma |
income | gelir |
business | işletme |
co-operative | iş birliği yapan |
deadline | son teslim tarihi |
contribute | katkıda bulunmak |
dream job | hayalindeki iş |
in charge of | sorumlu olmak |
interactive | etkileşimli |
Letter of Intent | niyet mektubu |
opportunity | fırsat |
qualification | nitelik |
salary | maaş |
sustainable energy | yenilenebilir enerji |
transportation system | ulaşım sistemi |
Artificial Intelligence | Yapay Zeka |
develop | gelişmek, geliştirmek |
extraordinary | olağanüstü |
attempt | teşebbüs |
keep an eye on | göz kulak olmak |
fixed date | vade |
failure | başarısızlık |
staff | personel |
shift | vardiya |
“Geleceğin İşleri” ünitesi kapsamındaki dilbilgisi kuralları ve kalıpları:
Gelecekte yapacağımız işlerden bahsederken en çok kullanacağımız zaman kipi Simple Future Tense, yani Gelecek Zaman olacaktır. Simple Future Tense’de kullanılan kalıplar “be going to” ve “will” kalıplarıdır. Bu kalıplar gelecek planlarını anlatmak, gerçekleşecek ya da gerçekleşmeyecek olaylardan bahsetmek için kullanılır. İki kalıbın da geniş bağlamda kullanımları aynı olsa da önemli bir noktada farklılık gösterirler. “be going to” kalıbı planlanmış eylemlerden bahsetmek için kullanılırken “will” kalıbı ani ve plansız gerçekleşen olaylardan bahsederken kullanılır. Bu kalıplar Türkçedeki “-ecek/-acak” ekinin İngilizce karşılığıdır.
Simple Future Tense cümlesi kurarken Subject + Verb + Object (Özne + Fiil + Nesne) sırası izlenir. Olumlu cümle kurarken özne ardından yardımcı fiil olan will ya da be going to ve fiil gelir. Olumsuz cümleler için sıra aynı kalır ve not eki getirilir (will not / be not going to). Soru cümlelerinde will/be going to özneyle yer değiştirir ve cümlenin başında geçer.
Be going to yardımcı fiili kendisine gelen özneye göre form değiştirir. “I” öznesiyle “am going to”, “He/She/It” özneleriyle “is going to”, “You/They” özneleriyle “are going to” şeklinde kullanılır. Bu iki kalıbı tablo halinde inceleyelim.
“will”
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne(I/You/He/She/It/We/They) + will + Fiil + Nesne I will buy a book. (Kitap alacağım.) | Özne (I/You/He/She/It/We/They) + will + not + Fiil + Nesne I will not buy a book. (Kitap almayacağım.) | Will + Özne (I/You/He/She/It/We/They) + Fiil + Nesne Will I buy a book? (Kitap alacak mıyım?) |
“be going to”
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne (I) + am going to + Fiil + Nesne I am going to buy a book. (Kitap alacağım.) | Özne (I) + am not going to + Fiil + Nesne I am not going to buy a book. (Kitap almayacağım.) | Am + Özne (I) + going to + Fiil + Nesne Am I going to buy a book? (Kitap alacak mıyım?) |
Özne (He/She/It) + is going to + Fiil + Nesne He is going to buy a book. (Kitap alacak.) | Özne (He/She/It) + is not going to + Fiil + Nesne He is not going to buy a book. (Kitap almayacak.) | Is + Özne (He/She/It) + going to + Fiil + Nesne Is she going to buy a book? (Kitap alacak mı?) |
Özne (You/They) + are going to + Fiil + Nesne You are going to buy a book. (Kitap alacaksın.) | Özne (You/They) + are not going to + Fiil + Nesne You are not going to buy a book. (Kitap almayacaksın.) | Are + Özne (You/They) + going to + Fiil + Nesne Are you going to buy a book? (Kitap alacak mısın?) |
“Geleceğin İşleri” ünitesi kapsamında öğrendiğimiz Simple Future Tense ile örnek cümleler kuralım.
I’m going to go on a vacation in 3 days. / 3 gün sonra tatile gideceğim.
He will drop you off at school, he has a car. / O seni okula bırakır, arabası var.
They are going to do their presentation today. / Onlar bugün sunumlarını yapacaklar.
Will you read the book I recommended? / Önerdiğim kitabı okuyacak mısın?
I will become a pilot. / Pilot olacağım.
Are you going to be a writer? / Yazar olacak mısın?
My teacher will quit her job. / Öğretmenim işini bırakacak.
Bu ünitede öğreneceğimiz bir diğer zaman kipi Present Continuous Tense’tir. Present Continuous Tense öncelikli olarak şu anda olmakta olan eylemler için kullanılır, fakat yaygın olarak gelecek zamanı ifade etmek için de kullanılmaktadır. Bu tense’i kullanırken gelecek zamandan bahsettiğimizi netleştirmek için zaman zarfları kullanmamız gerekir.
Present Continuous Tense kullanırken Özne + Fiil + Nesne (Subject + Verb + Object) sıralaması geçerlidir. “I” öznesiyle “am + fiil + nesne”, “He/She/It” özneleriyle “is + fiil + nesne”, “You/They” özneleriyle “are + fiil + nesne” şeklinde cümle kurulur. Olumsuz cümlelerde “am-is-are” kelimelerinden sonra “not” yazılır. Soru cümlelerinde özne, “am-is-are” kelimeleriyle yer değiştirir. Bütün cümlelerde fiiller mastar halinde, yani İngilizce karşılığı olan “-ing” ekini alır.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne (I) + am + Fiil + Nesne (V-ing) I’m taking the plane to London tomorrow. | Özne (I) + am + not + Fiil + Nesne (V-ing) I’m not taking the plane to London tomorrow. | Am + Özne (I) + Fiil + Nesne (V-ing) Am I taking the plane to London tomorrow? |
Özne (He/She/It) + is + Fiil + Nesne (V-ing) She’s taking the plane to London tomorrow. | Özne (He/She/It) + is + not + Fiil + Nesne (V-ing) She’s not taking the plane to London tomorrow. | Is + Özne (He/She/It) +Fiil + Nesne (V-ing) Is she taking the plane to London tomorrow? |
Özne (You/We/They) + are + Fiil + Nesne (V-ing) They are taking the plane to London tomorrow. | Özne (You/We/They) + are + not + Fiil + Nesne (V-ing) They aren’t taking the plane to London tomorrow. | Are + Özne (You/We/They) + Fiil + Nesne (V-ing) Are they taking the plane to London tomorrow? |
Present Continuous Tense ile gelecek zaman belirten örnek cümleler kuralım.
I’m attending Harvard next year. / Gelecek sene Harvard’a gidiyorum.
My friend is taking the college entrance exam in a week. / Arkadaşım bir hafta sonra üniversite sınavına giriyor.
Are you getting your salary tomorrow? / Maaşını yarın mı alıyorsun?
He is sending out his Letter of Intent to the companies he applied to tomorrow. / Başvurduğu şirketlere yarın niyet mektubunu gönderiyor.
They are leaving the country in 2 days. / İki gün içinde ülkeyi terk ediyorlar.
We are starting school in three days. / 3 gün içinde okula başlıyoruz.
Bu ünitede öğreneceğimiz sonuncu zaman kipi olan Future Continuous Tense, gelecek zamanda başlayıp devam edecek olan eylemlerden bahsederken kullanılır. Present Continuous Tense’e çok benzer. Aralarındaki fark, Future Continuous Tense’in “will” yardımcı ekini kullanmasıdır.
Future Continuous Tense için de Özne + Fiil + Nesne (Subject + Verb + Object) sıralaması geçerlidir. Olumlu cümle oluştururken Özne + “will” + be + Fiil (V-ing) + Nesne, olumsuz cümle oluştururken Özne + “will” + not + be + Fiil (V-ing) + Nesne, soru cümlelerinde “Will” + Özne + be + Fiil (V-ing) + Nesne formülleri izlenir.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne + “will” + be + Fiil (V-ing) + Nesne I will be attending college next year. | Özne + “will” + not + be + Fiil (V-ing) + Nesne I will not be attending college next year. | “Will” + Özne + be + Fiil (V-ing) + Nesne Will I be attending college next year? |
Future Continuous Tense kullanarak örnek cümleler oluşturalım.
I will be 25 next year. / Gelecek sene 25 yaşında olacağım.
He will not be running a marathon this year. / Bu sene maraton koşmayacak.
You will be reading your book tomorrow. / Yarın kitabını okuyacaksın.
Will they be taking this class? / Bu dersi alacaklar mı?
I will be eating lunch at 12 p.m. / Saat 12’de öğlen yemeği yiyeceğim.
11. Sınıf İngilizce Ünite 2 HOBİ VE BECERİLER
2. Ünitemiz olan Hobiler ve Beceriler, İngilizce olarak ilgilerimiz ve yeteneklerimizden bahsetmek için gerekli bir konudur. Bu ünitede öğreneceğimiz kelimeler ve gramer kalıpları sayesinde rahatlıkla ilgi alanlarımız ve yeteneklerimiz hakkında konuşabileceğiz. Gelin bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım.
acting | oyunculuk |
cooking | yemek yapmak |
singing | şarkı söylemek |
dancing | dans etmek |
archery | okçuluk |
collecting stamps | pul toplamak |
painting | resim yapmak |
ice skating | buz pateni |
hiking | doğa yürüyüşü |
mountain climbing | dağ tırmanıcılığı |
knitting | örgü örmek |
photography | fotoğrafçılık |
playing chess | satranç oynamak |
pottery | çömlekçilik |
playing basketball | basketbol oynamak |
playing volleyball | voleybol oynamak |
playing tennis | tenis oynamak |
swimming | yüzmek |
playing an instrument | enstrüman çalmak |
parkour | parkur yapmak |
model making | maket yapmak |
listening to music | müzik dinlemek |
watching TV | televizyon izlemek |
juggling | jonglörlük |
alone | yalnız |
achievement | başarı |
afford | parası yetmek |
be crazy about | (bir şeye) deli olmak |
be gifted at | (bir şeyde) yetenekli olmak |
extreme sports | tehlikeli sporlar |
experience | deneyim |
take up | (bir şeyi) yapmaya başlamak |
special skills | özel yetenekler |
waste of time | zaman kaybı |
keen on | (bir şeye) düşkün olmak |
injury | yara |
habit | alışkanlık |
tendency | eğilim |
want to | istemek |
irritate | sinir bozmak |
“Can” ve “Could” kalıpları, ihtimal belirtmek için kullanılır. “Can” güçlü bir ihtimalden bahsederken “could” daha zayıf bir ihtimalden söz ederken kullanılır. İkisi de bir şey isterken kullanılabilir. “Can” kalıbı aynı zamanda kabiliyet belirtmek için de kullanılır. Bu kullanımları örneklerle inceleyelim:
I don’t know what she said could be correct. / Bilmiyorum, dediği şey doğru olabilir. (ihtimal)
Cats can scratch you if you make them angry. / Kedileri kızdırırsan tırmalayabilirler. (ihtimal)
Can you pass me the pen? / Bana kalemi uzatabilir misin? (istek)
Could you give me a piece of paper? / Bana bir parça kağıt verebilir misin? (istek)
I can play the piano. / Piyano çalabiliyorum. (kabiliyet)
Hen can’t speak Spanish. / O İspanyolca konuşamıyor. (kabiliyet)
“Would rather” ve “would prefer” tercih belirtmek için kullanılır. Birbirlerinin yerine geçebilirler. Bu kalıpları nasıl kullandığımızı tablolar ve örneklerle inceleyelim.
“Would rather” kalıbı: Özne + would rather + Fiil + Nesne şeklinde cümle kurulur.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne + would rather + Fiil + Nesne I would rather go to the park. | Özne + would rather + not + Fiil + Nesne I would rather not go to the park. | Would + Özne + rather + Fiil + Nesne Would you rather go to the park? |
“Would prefer” kalıbı: Özne + would prefer to + Fiil (bare infinitive) + Nesne ya da Özne + would prefer + Fiil (verb -ing) + Nesne şeklinde cümle kurulur.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne + would prefer to + Fiil (bare infinitive) + Nesne He would prefer to eat ice cream. | Özne + would prefer + not + to + Fiil (bare infinitive) + Nesne He would prefer not to eat ice cream. | Would + Özne + prefer to + Fiil (bare infinitive) + Nesne Would he prefer to eat ice cream? |
Özne + would prefer + Fiil (verb -ing) + Nesne He would prefer eating ice cream. | Özne + would prefer + not + Fiil (verb -ing) + Nesne He would prefer not eating ice cream. | Would + Özne + prefer + Fiil (verb -ing) + Nesne Would he prefer eating ice cream? |
Reading is an easy activity. / Okumak kolay bir aktivitedir. (gerund)
Laura is really good at singing. / Laura şarkı söylemekte çok iyi. (gerund)
I want to be an actor. / Oyuncu olmak istiyorum. (to infinitive)
Do you know what to do in this situation? / Bu durumda ne yapılması gerektiğini biliyor musun? (to infinitive)
He can play the flute really well. / Çok iyi flüt çalabiliyor. (bare infinitive)
Will you wait for me? / Beni bekleyecek misin? (bare infinitive)
11. Sınıf İngilizce Ünite 3 ZOR ZAMANLAR
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım:
acne | sivilce |
attempt | deneme |
applying ointment | merhem sürmek |
appliance | cihaz |
attending school | okula gitmek |
begin | başlamak |
be born | doğmak |
bullying | zorbalık |
challenges | zorluklar |
childhood | çocukluk |
chemistry | kimya |
come across | karşılaşmak |
communication | iletişim |
courage | cesaret |
courageous | cesur |
crucial | çok önemli |
curiosity | merak |
daily chores | günlük ev işler |
determination | kararlılık |
depression | depresyon |
discovery | keşif |
dermatologist | dermatolog |
dropping out of school | okulu bırakmak |
educated | eğitimli |
education | eğitim |
equal rights | eşit haklar |
expose | maruz bırakmak, ortaya çıkarmak |
factories | fabrikalar |
feel embarrassed | utanmak |
face to face communication | yüz yüze iletişim |
failure | başarısızlık |
failing the class | sınıfta kalmak |
find a job | iş bulmak |
to graduate | mezun olmak |
getting a prize | ödül kazanmak |
hard conditions | zor şartlar |
health problems | sağlık sorunları |
hard times | zor zamanlar |
helpful | yardımsever |
hard work | sıkı çalışma |
historical events | tarihi olaylar |
industrial revolution | endüstri devrimi |
illiteracy | okumamışlık |
illiterate | okuma yazma bilmemek |
inventing | icat etmek |
imagination | hayal gücü |
to inspire | ilham vermek |
inspiring | ilham veren |
luck | şans |
to make money | para kazanmak |
mistake | hata |
obstacles | engeller |
overcome | üstesinden gelmek |
poverty | yokluk |
poor | fakir |
prize | ödül |
quitting your job | işini bırakmak |
radiation | radyasyon |
raising children | çocuk yetiştirmek |
racism | ırkçılık |
recover | kurtarmak |
scholarship | burs |
significance | önem |
sibling rivalry | kardeş rekabeti |
suffer from | sıkıntısını çekmek |
specialize | uzamanlaşmak |
transportation | ulaşım |
unsuccessful | başarısız |
understanding | anlayışlı |
winning a prize | ödül kazanmak |
winning | kazanmak |
winner | galip |
Simple Past Tense, geçmiş zamanda başlamış ve bitmiş olan eylemlerden bahsederken kullanılır. Eylemlerin uzak ya da yakın geçmiş zamanda olması bir fark yaratmaz. Olumlu Simple Past Tense cümlesi kurmak için Özne + Fiil (2. hali) + Nesne sırası izlenir. Negatif cümle kurarken fiilin 1. hali kullanılır ve başına “did not” eklenir. Soru cümlelerinde cümlenin başına “did” eklenir ve fiilin 1. hali kullanılır. Simple Present Tense ile cümle kurmayı tablo ve örneklerle inceleyelim.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne (I/You/We/He-She-It/They) + Verb 2 + Nesne I sang at the singing competition yesterday. | Özne (I/You/We/He-She-It/They) + did not + Verb 1 + Nesne I didn’t sing at the singing competition yesterday. | Did + Özne (I/You/We/He-She-It/They) + Verb 1 + Nesne Did I sing at the singing competition yesterday? |
Marie Curie discovered polonium and radium. / Marie Curie polonyumu ve radyumu keşfetti.
She won two Nobel prizes. / İki Nobel ödülü kazandı.
I studied chemistry last night. / Dün gece kimya çalıştım.
We came across new problems during our research. /
Araştırmamız sırasında yeni problemlerle karşılaştık.
They chose their project homework today. / Dün proje ödevlerini seçtiler.
You came to school yesterday. / Dün okula geldin.
Past Continuous Tense, geçmiş zamanda gerçekleşip sona ermiş fakat bitmesi bir süre sürmüş eylemler için kullanılır. S-V-O (Özne-Fiil-Nesne) kuralı geçerlidir ve Past Continuous Tense ile kurulan cümleler, özneye göre farklılık gösterir. “I/He-She-It” ile kurulan cümlelerde “was”, “You/We/They” ile kurulan cümlelerde “were” kullanılır. Olumlu cümle kurarken Past Continuous, olumsuz cümle kurarken Özne + was/were not + Fiil + Nesne sırası izlenir. Soru cümlelerinde was/were kelimeleri cümlenin başına geçer. Bütün cümlelerde fiil mastar halinde (V-ing) kullanılır. Past Continuous Tense ile nasıl cümle kuracağımızı aşağıdaki tablo ve örneklerle inceleyelim.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne (I/He-She-It) + was + Fiil (V-ing) + Nesne I was doing homework last night. | Özne (I/He-She-It) + was + not + Fiil (V-ing) + Nesne I was not doing homework last night. | Was + Özne (I/He-She-It) + Fiil (V-ing) + Nesne Was I doing homework last night? |
Özne (You/We/They) + were + Fiil (V-ing) + Nesne You were doing homework last night. | Özne (You/We/They) + were + not + Fiil (V-ing) + Nesne You were not doing homework last night. | Were + Özne (You/We/They) + Fiil (V-ing) + Nesne Were you doing homework last night? |
I was failing this class last year.
You weren’t listening to me when we had a chat yesterday.
Marie Curie was winning a Nobel prize in 1911.
They were running away from the teacher.
We were baking cakes for the party.
“Used to” kalıbı geçmişte süreklilik göstermiş olan ancak şimdiki zamanda geçerliliğini yitirmiş olan alışkanlık, olay ve durumlardan bahsederken kullanılır. Bu kalıbı kullanırken Özne + used to + Fiil (1. hal) + Nesne sırası izlenmelidir. Olumlu cümle kurarken Özne + used to + Fiil (1. hal) + Nesne, olumsuz cümle kurarken Özne + did not + use to + Fiil (1. hal) + Nesne, soru cümlesi kurarken Did + Özne + use to + Fiil (1. hal) + Nesne formülleri kullanılır. “Used to” kalıbının kullanımını tablo ve örneklerle inceleyelim.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne (I/You/We/He-She-It/They) + used to + Fiil (1. hal) + Nesne I used to dance competitively. | Özne (I/You/We/He-She-It/They) + did not + use to + Fiil (1. hal) + Nesne I didn’t use to dance competitively. | Did + Özne (I/You/We/He-She-It/They) + use to + Fiil (1. hal) + Nesne Did I use to dance competitively? |
You used to text me a lot more, what happened? / Eskiden bana daha çok mesaj atardın, ne oldu?
He used to smoke a lot, but now he quit. / Eskiden çok sigara içerdi, ama şimdi bıraktı.
We used to meet up every weekend, but as the time passed, we grew apart. / Eskiden her hafta sonu buluşurduk, ama zaman geçtikçe uzaklaştık.
They used to run a bakery together, but they closed it down. / Eskiden birlikte bir fırın işletirlerdi, ama kapattılar.
11. Sınıf İngilizce Ünite 4 NASIL BİR HAYAT
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım.
to achieve | başarmak |
to attend | katılmak |
to allow | izin vermek |
be famous | ünlü olmak |
be a scientist | bilim insanı olmak |
to break | kırmak |
to become an adult | yetişkin olmak |
to conduct an experiment | deney yapmak |
to collapse | çökmek |
to declare | beyan etmek |
to conquer | fethetmek |
to delay | geciktirmek |
to defend | savunmak |
to do research | araştırma yapmak |
to donate | bağış yapmak |
to enroll | kayıt yaptırmak |
to elect | seçmek |
to explode | patlamak |
to establish | tesis etmek |
to find a hidden treasure | gizli bir hazine bulmak |
to explode | patlamak |
following our dreams | hayallerimizi gerçekleştirmek |
to get on | (bir şeye) binmek |
to graduate | mezun olmak |
to get by | geçinmek |
to gain fame | ün kazanmak |
to have a new job | yeni bir işinin olması |
to have a hard life | zor bir hayatının olması |
to launch | (yeni bir işi) başlatmak |
to lose | kaybetmek |
to live in a castle | şatoda yaşamak |
to move | taşınmak |
to make it real | (bir şeyi) gerçekleştirmek |
to persuade | ikna etme |
to preserve | korumak |
to pursue | takip etmek, peşinde koşmak, gerçekleştirmeye çalışmak |
to remind | hatırlatmak |
to require | gerektirmek |
to renew | yenilemek |
to save money | para biriktirmek |
to sacrifice | kurban etmek, feda etmek |
to shoot | çekim yapmak |
to share experiences | deneyimlerini paylaşmak |
to study medicine | tıp okumak |
to survive | hayatta kalmak |
to take off | havalanmak |
to take control | kontrolü ele almak |
to take place | meydana gelmek |
to wish | istemek, dilemek |
big-hearted | geniş yürekli |
creative | yaratıcı |
dangerous | tehlikeli |
harmful | zararlı |
fascinating | büyüleyici |
forbidden | yasaklı |
gifted | yetenekli |
idealistic | idealist |
impressive | etkileyici |
innovative | yenilikçi |
memorable | hatırlanmaya değer |
privileged | ayrıcalıklı |
significant | önemli |
touchy | alıngan |
archeologist | arkeolog |
architect | mimar |
braveheart | cesur yürek |
childhood dreams | çocukluk hayalleri |
childhood memories | çocukluk anıları |
cannon | top |
conqueror | fatih, fetheden |
donation | bağış |
exhibition | sergi |
experience | deneyim |
founder | kurucu |
historical heritage | tarihi miras |
independence | bağımsızlık |
invention | icat |
inventor | mucit |
leader | lider |
masterpiece | başyapıt |
miscommunication | iletişimsizlik |
novelist | roman yazarı |
orphanage | yetimhane |
opera singer | opera sanatçısı |
PR Specialist | halkla ilişkiler uzmanı |
researcher | araştırmacı |
scholarship | burs |
self-control | öz disiplin |
sculptor | heykeltıraş |
after | sonra |
before | önce |
then | -den sonra |
when | -den önce |
by the time | (o) zamana kadar |
Past Perfect Tense (Yakın Geçmiş Zaman), geçmişte olan iki olaydan bahsederken daha önce olan olay için kullandığımız zaman kipidir. Türkçede tam karşılığı olmasa da en yakın olduğu çekim “-miş/-mış”lı geçmiş zamandır.
SVO (Subject-Verb-Object) yani Özne-Fiil-Nesne kuralı Past Perfect Tense’te de geçerlidir. Fiilin 3. hali kullanılır. Fiilden hemen önce “have/has” yardımcı fiillerinin geçmiş zaman hali olan “had” yazılır. Olumlu cümlelerde Özne + had + Fiil(V3) + Nesne, olumsuz cümlelerde Özne + had not + Fiil(V3) + Nesne, soru cümlelerinde ise Had + Özne + Fiil(V3) + Nesne formülleri kullanılır. Past Perfect Tense cümlesi nasıl kurulur öğrenmek için aşağıdaki tabloyu ve örnekleri inceleyelim.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne (I/He/She/It/You/We/They) + had + Fiil(V3) + Nesne I had prepared the cake. | Özne (I/He/She/It/You/We/They) + had not + Fiil(V3) + Nesne I had not prepared the cake. | Had + Özne (I/He/She/It/You/We/They) + Fiil(V3) + Nesne Had I prepared the cake? |
I hadn’t applied for the scholarship back then. / O zaman daha burs için başvurmamışım.
You had cleaned up the whole kitchen. / Sen bütün mutfağı temizlemiştin.
He had driven for 10 hours alone. / 10 saat yalnız başına araba kullanmıştı.
We hadn’t seen each other in ages. / Birbirimizi asırlardır görmemiştik.
Had they brought the drinks to my party? / Partime içecekleri getirmişler miydi?
11. Sınıf İngilizce Ünite 5 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım.
advice | tavsiye |
to attempt | denemek |
to affect | etkilemek |
to ask for help | yardım istemek |
to be optimistic | iyimser olmak |
bad habits | kötü alışkanlıklar |
to become a social media addict | sosyal medya bağımlısı olmak |
to break a bad habit | kötü bir alışkanlıktan kurtulmak |
chance | şans |
change | değişim |
to cheat in an exam | sınavda kopya çekmek |
childhood | çocukluk |
consequences | sonuçlar |
chaos | karmaşa |
culture | kültür |
cyber attack | siber saldırı |
cyberlaw | siber hukuk |
cyberbully | siber zorba |
cybersecurity | siber güvenlik |
dedication | adama, ithaf |
display | sergi |
economy | ekonomi |
equivocal | iki anlamlı |
to feel embarrassed / ashamed | utanmak |
to feel stressed | stresli olmak |
foresight | öngörü |
to forgive | affetmek |
to get a better job | daha iyi bir iş bulmak |
to get worried | endişelenmek |
to get angry | kızmak |
to hand in | teslim etmek |
grinding teeth | dişlerini sıkmak |
illegal | yasa dışı |
insanity | delilik |
infuriatingly | çileden çıkararak |
to keep your promise | sözünü tutmak |
to leave | terk etmek |
legal | yasal |
to lose a friend | bir arkadaş kaybetmek |
to lose heart | cesaretini kaybetmek |
to make a wrong decision | yanlış bir karar vermek |
to make a mistake | hata yapmak |
marital status | medeni hal |
to memorise | ezberlemek |
to realise | fark etmek |
to promise | söz vermek |
to remind | hatırlatmak |
security | güvenlik |
to suppress | bastırmak |
to take it to heart | kendini üzmek |
target | hedef |
to work on | üstünde çalışmak |
Wish clause yani dilek kipleri, birinden bir şey rica ederken ve olmayan veya yapılmamış eylemlerden duyulan pişmanlıktan bahsetmek için kullanılır. Wish clause’lar past tense (geçmişe dönük), present tense (şimdiki zaman) ve future tense (geleceğe dönük) olarak kullanılır.
Geçmişe yönelik pişmanlıklardan bahsederken “if only” ve “I wish” kalıpları kullanılır. “If only” kalıbı, past tense ve past perfect tense ile kullanılır. “If only” kalıbının Past Tense ile kullanımını inceleyelim.
If only you knew the reality of our situation… / Durumumuzun gerçekliğini bir bilseydin…
If only I started playing the piano when I was a kid… / Çocukken piyano çalmaya başlasaydım…
Sarah is so smart, she could get a job at NASA. If only she worked harder… / Sarah o kadar zeki ki NASA’da iş bulabilirdi. Keşke daha sıkı çalışsa…
“If only” kalıbının past perfect tense ile kullanımını inceleyelim:
I really wanted to buy the china plates but they were so expensive. If only I had the money… / O porselen tabakları almayı çok istedim ama çok pahalıydılar. Alacak param olsaydı…
My career could have been very different, if only I had taken that job… / Kariyerim çok farklı olabilirdi, o işi bir alsaydım…
We could have a better life, if only we made smarter choices… / Daha iyi bir hayatımız olabilirdi, daha zekice kararlar verseydik…
“I wish” kalıbı kullanılırken hem geçmiş hem de şimdiki zamanı ifade etmek için past tense kullanılır. Bu kalıbının kullanımını inceleyelim.
I wish it didn’t snow. / Keşke kar yağmasa. (şimdiki zaman)
I wish I came to this school. / Keşke bu okula gelseydim. (geçmiş zaman)
I wish I knew about this sooner. / Keşke bunu daha önceden bilseydim. (geçmiş zaman)
I wish it was sunny. / Keşke güneşli olsa. (şimdiki zaman)
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz If Clause Type 3, artık gerçekleşmesi mümkün olmayan olay ve eylemlerden bahsederken kullanılır. Cümle kurarken “If + Past Perfect Tense + Would + have + V3” sırası izlenir. Örneklerle inceleyelim.
If you had warned me, I wouldn’t have yelled at her. / Beni uyarmış olsaydın ona bağırmazdım.
If he had studied more, he would have gotten top grades. / Daha çok çalışmış olsaydı en yüksek notları alırdı.
If I hadn’t eaten that much ice cream, I wouldn’t have a sore throat now. / O kadar çok dondurma yemeseydim şimdi boğazım ağrımazdı.
11. Sınıf İngilizce Ünite 6 KALBİNİZİ AÇIN
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım.
appreciation | takdir |
to ask out | davet etmek/çıkma teklifi etmek |
assassinated | suikasta uğramış |
assignment | görev, ödev |
to be employed | işe alınmak |
to be injured | yaralı olmak |
to blossom | çiçek açmak |
to break up | ayrılmak |
burglar | hırsız |
coincidence | tesadüf |
communicative | iletişim kuran |
to consider | düşünmek, dikkate almak |
deserted | terk edilmiş, ıssız |
dim | loş |
eagerly | hevesle |
to fall apart | (duygusal olarak) dağılmak |
to fall for someone | birine aşık olmak |
floating | havada uçan, süzülen |
to give up | vazgeçmek |
to ignore | görmezden gelmek |
to inquire | sorgulamak, soruşturmak |
lack of communication | iletişim eksikliği |
lack of patience | sabır eksikliği |
lack of respect and love | sevgi ve saygı eksikliği |
to live happily | mutlu yaşamak |
loyalty | sadakat |
to move to another city | başka bir şehre taşınmak |
be open-minded | açık fikirli olmak |
to overreact | aşırı tepki vermek |
to play a trick | şaka yapmak |
possible results | olası sonuçlar |
profound | derin, engin |
resident | bir yerde yaşayan, bir yerin sakini |
to steal | çalmak |
to submit | teslim etmek |
unbearable | dayanılmaz |
Bu ünitede öğreneceğimiz Degrees of Certainty (Kesinlik Dereceleri), bir tahminde bulunurken kullanılır. Tahmininizden ne kadar emin olduğunuza göre kullanacağınız kipli fiil değişiklik gösterir.
İlk olarak “must have” kullanımını inceleyelim. “Must have”, bir tahminin kesinliğine emin olduğumuz zaman kullanacağımız fiildir. “Might have”, kesinliğinden emin olmadığımızda kullandığımız fiildir. “Can’t have” ise gerçekleşmediğinden emin olduğumuz tahminlerde kullandığımız fiildir. Bütün kesinlik dereceleri Present Perfect Tense ile birlikte kullanılır. Bu kesinlik derecelerinin farklarını iyice anlamak için örneklerle inceleyelim.
She must have gone to school, today’s Monday. / Mutlaka okula gitmiştir, bugün Pazartesi.
He might have bought new books, I’m not sure. / Yeni kitaplar almış olabilir, emin değilim.
You can’t have seen me, I was out of town that day. / Beni görmüş olamazsın, o gün şehir dışındaydım.
They must have eaten the cake, no one else was home today. / Pastayı onlar yemiş olmalılar, bugün evde başka kimse yoktu.
I might have washed your shirt, there were a couple in the washing machine. / Gömleğini yıkamış olabilirim, çamaşır makinesinde birkaç tane vardı.
He can’t have returned to the house, his car is not here. / Eve geri gelmiş olamaz, arabası burada değil.
Ünitemiz kapsamında eleştiri yaparken kullanılan kipi öğreneceğiz. Eleştiri belirtirken “should have” kipi kullanılır. Bu kip,yapılmamış ancak yapılması gereken bir durumdan bahsetmek için kullanılır, geçmişe yönelik eleştiri belirtir. “Should have” kipi, fiilin 3. haliyle (V3) birlikte kullanılır. Örneklerle inceleyelim.
You should have started your homework yesterday instead of waiting until the last minute. / Ödevine son dakikaya kadar beklemek yerine dün başlamalıydın.
I should have called her. / Onu aramalıydım.
He should have come with us, he will be lost. / Bizimle gelmeliydi, kaybolacak.
They should have bought a new car when they had the money, now they have to use public transportation. / Paraları varken yeni bir araba almalıydılar, şimdi toplu taşıma kullanmak zorundalar.
We should have invited him, he will be heartbroken when he learns we didn’t. / Onu da davet etmeliydik, etmediğimizi öğrenince kalbi kırılacak.
İngilizcede tavsiye verirken “should/shouldn’t” yardımcı fiili kullanılır. “Should” bir işin yapılması, “should” yapılmaması gerektiğine dair tavsiye verirken söylenir. Türkçedeki karşılığı “-meli/-malı”dır. Bu yardımcı fiille birlikte fiilin birinci hali (V1) kullanılır. Örneklerle inceleyelim.
You should take this class, it’s both fun and easy. / Bu dersi almalısın, hem eğlenceli hem kolay.
He shouldn’t drink milk, it makes his stomach ache. / Süt içmemeli, karnını ağrıtıyor .
We should leave, it will be really crowded after 8 p.m. / Gitmeliyiz, saat 8’den sonra çok kalabalık olacak.
You shouldn’t disregard my advice, I know better than you. / Tavsiyemi hiçe saymamalısın, senden daha iyi biliyorum.
11. Sınıf İngilizce Ünite 7 TÜRKİYE HAKKINDA GERÇEKLER
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım.
agora | kent meydanı |
aggressive | saldırgan |
ancient theatre | antik tiyatro |
ancient times | antik zamanlar |
to alter | değiştirmek |
animal figures | hayvan figürleri |
architecture | mimari |
bath | hamam |
to build | inşa etmek |
castle | kale |
cathedral | katedral |
construct | inşa etmek |
church | kilise |
construction | yapı |
cultural heritage | kültürel miras |
cuisine | (bir bölgenin) mutfağı |
damage | hasar |
demolish | yıkmak |
destroy | yok etmek |
design | dizayn |
discover | keşfetmek |
empire | imparatorluk |
excavate | kazı yapmak |
history | tarih |
historian | tarihçi |
historical settlement | tarihi yerleşke |
hunter-gatherers | avcı-toplayıcı |
landscape | manzara |
location | konum |
monastery | manastır |
mosque | cami |
mountain | dağ |
must-see | görülmesi gereken |
occupy | işgal etmek |
pillar | sütun |
palace | saray |
prehistoric times | tarih öncesi zamanlar |
region | bölge |
religious activity | dini aktivite |
seaport | liman kenti |
the seven wonders of the world | dünyanın yedi harikası |
structure | yapı |
temple | tapınak |
Turkish cuisine | Türk mutfağı |
underground cities | yeraltı şehirleri |
visitor | ziyaretçi |
Bu ünite kapsamında bütün zaman kiplerinin passive voice (edilgen) hallerinin öğreneceğiz. Passive voice, eylemi gerçekleştiren kişiyi bilmediğimiz ya da eylemi gerçekleştiren kişi yerine eylemin etkilediği kişiyi vurgulamak için kullanılır. Bütün tense’lerin passive halinde fiilin 3. hali (V3) kullanır, be fiili zaman kipine göre değişir. Dilerseniz başlayalım.
Present Simple Tense: Özne + am/is/are + Fiil (V3) + by +Nesne formülü uygulanır.
Örnek: The package is delivered by the courier. / Paket, kargocu tarafından teslim edildi.
Present Continuous Tense: Özne + am/is/are + being + Fiil (V3) + by + Nesne formülü uygulanır.
Örnek: You are being used by your friend. / Arkadaşın tarafından kullanılıyorsun.
Present Perfect Tense: Özne + has/have been + Fiil (V3) + by + Nesne formülü uygulanır.
Örnek: The pasta has been prepared by my mom. / Makarna annem tarafından hazırlandı.
Simple Past Tense: Özne + was/were + Fiil (V3) + by + Nesne formülü uygulanır.
Örnek: The party was organized by your friends. / Parti arkadaşların tarafından organize edildi.
Past Continuous Tense: Özne + was/were + being + Fiil (V3) + by + Nesne formülü uygulanır.
Örnek: You were being cheated on by your boyfriend. / Erkek arkadaşın tarafından aldatılıyordun.
Past Perfect Tense: Özne + had + been + Fiil (V3) + by + Nesne formülü uygulanır.
Örnek: The presents had been sent by you. / Hediyeler senin tarafından gönderilmişti.
Future Tense: Özne + will + be + Fiil (V3) + by + Nesne YA DA Özne + be going to + Fiil (V3) + by + Nesne formülü uygulanır.
Örnek: The poetry collection will be read out loud by her. / Şiir koleksiyonu onun tarafından sesli okunacak.
Örnek: The poetry collection is going to be read out loud by her. / Şiir koleksiyonu onun tarafından sesli okunacak.
Future Perfect Tense: Özne + will + have + been + Fiil (V3) + by + Nesne formülü uygulanır.
Örnek: The photos will have been taken by the wedding photographer. / Fotoğraflar, düğün fotoğrafçısı tarafından çekilmiş olacak.
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz diğer bir konu ise comparative adjectives (karşılaştırma sıfatları) ve superlative adjectives (üstünlük bildiren sıfatlar). Karşılaştırma sıfatları, iki özneyi bir değer üzerinden karşılaştırılırken kullanılır. Örneğin iki kişiden hangisinin daha uzun olduğunu belirtmek için karşılaştırma sıfatı kullanırız. Herhangi bir sıfatı karşılaştırma sıfatı olarak kullanmak için ya başına “more/less” kelimeleri getirilir, ya da sıfat sonuna “-er” eki alır. Örneklerle inceleyelim:
I’m taller than you. / Ben senden daha uzunum.
Bu örnekte karşılaştırma sıfatı taller kelimesidir.
My dress is more beautiful than hers. / Benim elbisem onunkinden daha güzel.
Bu örnekte karşılaştırma sıfatı more beautiful kelimesidir.
Üstünlük bildiren sıfatlar, ikiden fazla öznenin bir değer üzerinden karşılaştırırken ve hangi öznenin en üstün olduğu belirtilirken kullanılır. Örneğin üç elma arasından en büyük elmanın hangisi olduğunu belirtirken üstünlük belirten sıfat kullanırız. Üstünlük bildiren sıfatların başına “most” gelir ya da sonuna “-est” eki gelir. Örneklerle inceleyelim.
This apple is the biggest out of all three. / Bu elma üçü arasından en büyüğü.
Bu örnekte üstünlük bildiren sıfat biggest kelimesidir.
Her shoes are the most beautiful shoes I have ever seen. / Onun ayakkabıları gördüklerim arasından en güzeli.
Bu örnekte üstünlük bildiren sıfat most beautiful kelimesidir.
11. Sınıf İngilizce Ünite 8 SPOR
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım.
athlete | atlet, sporcu |
award | ödül |
basketball | basketbol |
be keen on | (bir şeye) düşkün olmak |
to break a world record | dünya rekoru kırmak |
canoeing | kano sporu |
team captain | takım kaptanı |
to celebrate | kutlamak |
championship | şampiyona |
coach | koç, antrenör |
competition | yarışma |
competitors | yarışmacı |
tennis court | tenis kortu |
develop | gelişmek |
diving | dalış sporu |
equipment | ekipman |
extreme sports | ekstrem sporlar |
ice hockey | buz hokeyi |
jersey | forma |
mountain biking | dağ bisikletçiliği |
national team | milli takım |
paragliding | yamaç paraşütü |
raise awareness | farkındalığı arttırmak |
skydiving | hava dalışı |
snowboarding | kar kayağı |
spectator | izleyici |
supporter | taraftar |
tournaments | turnuvalar |
windsurfing | rüzgar sörfü |
“Spor” Ünitesi kapsamında öğreneceğimiz gramer ve dilbilgisi kuralları:
Bu ünitede Reported Speech (Dolaylı Anlatım) kullanımını öğreneceğiz. Reported Speech, Türkçede “O … dedi.” karşılığına sahiptir. Bir cümleyi dolaylı yoldan aktarırken bu kalıp kullanılır. Dolaylı yoldan aktarırken, aktardığınız cümlenin zamanından bir önceki zaman kipini kullanmanız gerekir. Örneğin aktardığınız cümle Present Simple Tense ise, siz aktarırken Past Simple Tense kullanmalısınız.
Aktarılan cümlelerdeki zamir değişir. Cümleyi kuran kişi “I” (ben) zamiri kullandıysa, sizin aktarırken “he/she” (o) zamirini kullanmanız gerekir.
Reported Speech kullanırken dikkat edilmesi gereken başka bir nokta ise “that” bağlacı. Kimin cümlesini aktaracağınızı belirttikten sonra dilerseniz “that” bağlacı ekleyebilirsiniz, fakat eklemeseniz de cümle anlamını korur. Örneklerle inceleyelim.
Judy said “I study medicine.” / Judy “Tıp okuyorum.” dedi.
Judy said (that) she studied medicine. / Judy tıp okuduğunu söyledi.
My father said “I was waiting for you to get out of school.” / Babam “Okuldan çıkmanı bekliyordum.” dedi.
My father said (that) he had been waiting for me to get out of school. / Babam okuldan çıkmamı beklediğini söyledi.
The secretary said “We will give you a call.” / Sekreter “Sizi arayacağız.” dedi.
The secretary said (that) they would give me a call. / Sekreter beni arayacaklarını söyledi.
Reported Speech kullanılırken dikkat edilmesi gereken bir nokta da zaman zamirlerinin (temporal adverbs/time expressions) kullanımı. Aktarılan cümle geçmiş zamanda kaldığı için zaman zamirleri de tıpkı kullandığımız tense gibi bir önceki hali olmalıdır. Hangi zaman zamirini kullanmamız gerektiğini aşağıdaki tablodan ve örnek cümlelerden inceleyelim.
Direct Speech | Reported Speech |
---|---|
now | then, at the time |
today | that day |
tonight | that night |
yesterday | the previous day |
last (week) | the (week) before / the previous (week) |
next (week) | the following (week) / the next (week) |
this (morning) | that (morning) |
these (days) | those (days) |
She said “I am going back home now.” / “Şimdi eve gidiyorum.” dedi.
She said she was going back home at the time. / O an eve gideceğini söyledi.
He said “We will go to the movies next week.” / “Gelecek hafta sinemaya gideceğiz.” dedi.
He said (that) they would go to the movies the following week. / Gelecek hafta sinemaya gideceklerini söyledi.
My mom said “I cleaned up the kitchen this morning.” / Annem “Sabah mutfağı temizledim.” dedi.
My mom said she had cleaned up the kitchen that morning. / Annem o sabah mutfağı temizlediğini söyledi.
Reported Speech kullanırken dikkat edilmesi gereken bir başka nokta “ask” ve “tell” kelimeleridir. Reported Speech kullanırken “say” kelimesi yerine “ask” ve “tell” de kullanabiliriz. Rica edilen bir cümleyi aktarırken “ask”, emir içeren bir cümleyi aktarırken de “tell” kelimelerini kullanmak, aktardığımız cümlenin anlamını daha rahat verebilmemize yardımcı olur. Örneklerle inceleyelim.
She said “Can you help me wash the dishes?” / “Bana bulaşıkları yıkamada yardım eder misin?” dedi.
She asked me to help her wash the dishes. / Benden bulaşıkları yıkamada yardım etmemi istedi.
He said “You do the writing.” to me. / Bana “Yazma işini sen yap.” dedi.
He told me to do the writing. / Bana yazı işini yapmamı söyledi.
Reported Speech kullanılırken dikkat edilmesi gereken son nokta, modal verb’lerdir. Önceden öğrendiğimiz tense’ler ve zaman zamirleri gibi, modal verb’ler de değişikliğe uğrar. Değişen modal verb’leri aşağıdaki tablodan ve örnek cümlelerden inceleyelim.
Direct Speech | Reported Speech |
---|---|
must | had to |
can | could |
may (possibility) | might |
may (permission) | could |
will | would |
shall | should |
My boss said “You must finish your work on time.” / Patronum “İşini zamanında bitirmelisin.” dedi.
My boss told me I had to finish my work on time. / Patronum işimi zamanında bitirmem gerektiğini söyledi.
He said “I can dance really well.” / “Çok iyi dans edebiliyorum.” dedi.
He said that he could dance really well. / Çok iyi dans edebildiğini söyledi.
I said “I may go on vacation next month.” / “Gelecek ay tatile gidebilirim.” dedim.
I told him that I might go on vacation the following month. / Ona gelecek ay tatile gidebileceğimi söyledim.
The teacher said “You may use the bathroom.” / Öğretmen “Tuvaleti kullanabilirsin.” dedi.
The teacher said that I could use the bathroom. / Öğretmen tuvaleti kullanabileceğimi söyledi.
She said “I will sing in the competition.” / “Yarışmada şarkı söyleyeceğim.” dedi.
She said that she would sing in the competition. / Yarışmada şarkı söyleyeceğini söyledi.
11. Sınıf İngilizce Ünite 9 ARKADAŞLARIM
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım.
arrogant | kibirli |
athletic | atletik |
calm | sakin |
cheerful | neşeli |
clever | zeki |
elegant | zarif |
encouraging | cesaretlendirici |
generous | cömert |
gentle | kibar |
honest | dürüst |
helpful | yardımsever |
polite | kibar |
sensitive | hassas |
short-lived | kısa ömürlü |
talkative | konuşkan |
temporary | geçici |
care | umursamak |
disagreement | anlaşmazlık |
excitement | heyecan |
expenses | masraflar |
to lie | yalan söylemek |
memories | anılar |
perspective | bakış açısı |
support | destek olmak |
trust | güven |
virtue | erdem |
“Arkadaşlar” Ünitesi kapsamında öğreneceğimiz gramer ve dilbilgisi kuralları:
Bu ünite kapsamında Relative Clause kalıbıdır. Türkçe karşılığı sıfat tümceciği olan Relative Clause, iki cümleyi birbirine bağlar. Bağlarken de Relative Pronoun’lardan yararlanılır. Türkçe karşılığı zamir olan pronounlar, Relative Clause içinde kullanıldıkları zaman birleştirdikleri cümlede yer alan ismi nitelerler. Relative Pronoun’lar “who”, “which” ve “that” kelimeleridir. “Who”, kim anlamına gelir ve Relative Pronoun olarak kullanıldığında özneleri birbirine bağlar. “Which”, nesneler ve hayvanları nitelerken kullanılır ve Relative Clause ile bağlanan cümlelerde de nitelediği şeyler nesne ve hayvanlardır. “That”, bazı durumlarda “who” ve “which” kelimelerinin yerine geçer. Eğer Relative Pronoun’un solunda virgül varsa, “that” kelimesi kullanılamaz.
Relative Clause’lar Defining ve Non-defining olarak ikiye ayrılır. Defining Relative Clause’lar, cümleye anlam katan ve eksik olursa anlam karışıklığına yol açan bilgiyi verirler. Non-defining Relative Clause’lar ise fazladan bilgi verirler ve cümlede olmamaları anlam karışıklığına yol açmaz. Bu iki tür Relative Clause’u ayırmak için virgül içinde olup olmadıklarını görmemiz gerekir. Virgülün içinde yazılanlar Non-defining, virgül içinde olmayanlar Defining Relative Clause’tur. Öğrendiklerimizi örnek cümlelerde inceleyelim.
Sarah is my friend. Sarah is a dancer. / Sarah benim arkadaşım. Sarah bir dansçı.
Sarah, who is a dancer, is my friend. / Dansçı olan Sarah benim arkadaşım. (Non-defining Relative Clause)
My mom is waiting over there. My mom has red hair. / Annem orada bekliyor. Annemin saçları kızıl.
My mom who has red hair is waiting over there. / Saçları kızıl olan annem orada bekliyor. (Defining Relative Clause)
My laptop is blue. I bought my laptop at a sale. / Laptopum mavi renkli. Laptopumu indirimde aldım.
My laptop which I bought at a sale is blue. / İndirimde aldığım laptopum mavi renkli. (Defining Relative Clause)
The tortoise comes here a lot. The tortoise is very slow. / Kaplumbağa sürekli buraya geliyor. Kaplumbağa çok yavaş.
The tortoise, which is very slow, comes here a lot. / Çok yavaş olan kaplumbağa sürekli buraya geliyor. (Non-defining Relative Clause)
I bought my phone 5 years ago. My phone still works just fine. / Telefonumu 5 yıl önce aldım. Telefonum gayet iyi çalışıyor.
My phone that I bought 5 years ago still works just fine. / 5 yıl önce aldığım telefonum hala gayet iyi çalışıyor. (Defining Relative Clause)
My friend comes over a lot. My friend loves baking cakes. / Arkadaşım bize çok gelir. Arkadaşım pasta yapmayı çok sever.
My friend who comes over a lot loves baking cakes. / Bize çok gelen arkadaşım pasta yapmayı çok sever. (Defining Relative Clause)
11. Sınıf İngilizce Ünite 10 DEĞERLER VE NORMLAR
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım.
attitude | tutum |
autonomy | bağımsızlık |
be patient | sabırlı olmak |
be understanding | anlayışlı olmak |
collectivistic | toplulukçu |
commemorate | anmak |
cooperation | işbirliği |
cultural differences | kültürel farklar |
culture shock | kültür şoku |
customs | gelenekler |
equality | eşitlik |
fair | adil |
generosity | cömertlik |
helping the elderly | yaşlılara yardım etmek |
hospitable | misafirperver |
individualistic | bireyselci |
materialistic | maddiyatçı |
patriotism | vatanseverlik |
peace | barış |
preserving | korumak |
self confidence | özgüven |
social interaction | sosyal etkileşim |
social norms | sosyal normlar |
social responsibility | sosyal sorumluluk |
society | toplum |
transparency | şeffaflık |
unwritten | yazılı olmayan |
violation | ihlal |
wealth | zenginlik |
wisdom | bilgelik |
“Değerler ve Normlar” Ünitesi kapsamında öğreneceğimiz gramer ve dilbilgisi kuralları:
Bu ünite kapsamında Correlative Conjunctions yani “either…or / neither… nor / both…and / not only…but also” kalıplarını öğreneceğiz. Bu kalıplar iki alakasız öznenin arasında bağlantı kurmak için kullanılır. Aynı anda ya da yakın zamanlarda gerçekleşecek olayları ve başka bir olayın ortaya çıkabilecek sonuçlarını vurgulamak için de kullanılabilirler. Correlative Conjunction’lar her zaman bir çift halinde yazılır, örneğin either…or, neither…nor vb. Creative Conjunction, bağlantı kurduğu iki özneyi aynı zamanda eşit kılar. Dilerseniz yukarıda belirttiğimiz kalıpları örneklerle inceleyelim.
“Either …or” Türkçede “ya o ya da bu” anlamına gelmektedir. Seçenek sunarken ya da iki öğeyi karşılaştırırken kullanılır.
Choose either a book to read or a movie to watch. / Ya okuyacak bir kitap ya da izleyecek bir film seç.
You can either wait for me or leave on your own. / Ya beni bekleyebilirsin ya da kendin gidebilirsin.
She can’t go to either the movies or the theater. / Sinemaya da tiyatroya da gidemez.
“Neither… nor”, “either… or”a çok benzer ve kullanımı neredeyse aynıdır. Tek farkı cümleye negatif bir anlam katmasıdır. En çok dikkat edilmesi gereken nokta, “neither… nor” negatif anlama sahip olduğu için, cümlede negatiflik belirten başka kelimeler kullanılmamalıdır. Yani “I don’t like neither chocolate nor candy.” YANLIŞ bir cümledir. Bu cümlenin doğrusu ya “I don’t like either chocolate or candy.” ya da “I like neither chocolate nor candy.” olmalıdır. “Neither… nor”un Türkçedeki karşılığı “Ne o ne de bu” şeklindedir. Örnek cümlelerle inceleyelim.
I went to neither Switzerland nor Finland. / Ne İsviçre’ye ne de Finlandiya’ya gittim.
Neither a zombie virus nor the dinosaurs could be worse than this. / Ne bir zombi virüsü ne de dinozorlar bundan daha kötü olabilirdi.
We told neither you nor other friends about the news. / Haberlerden ne sana ne de başka arkadaşlara söz ettik.
“Both… and…” kalıbı iki öğenin birbirine benzediğini, aynı konumda olduklarını ifade eder. Türkçedeki karşılığı “O da bu da” veya “Hem o hem bu”dur. Negatiflik ya da pozitiflik belirtmez. Örnek cümlelerle inceleyelim.
Both the apples and the oranges had gone bad. / Hem elmalar hem de portakallar bozulmuştu.
Both Barbie and Oppenheimer movie tickets had sold out. / Barbie’nin de Oppenheimer’ın da biletleri tükenmişti.
I like both grunge and punk music. / Hem grunge hem punk müzik severim.
“Not only… but also…” kalıbı, söylenilen iki şeyi de vurgulamak için kullanılır. Türkçedeki karşılığı “Onun yanı sıra…” veya “sadece o değil, aynı zamanda bu da…”dır. Örnek cümlelerle inceleyelim.
She’s not only a great singer but also an amazing dancer. / Sadece çok iyi bir şarkıcı değil, aynı zamanda müthiş bir dansçı.
It’s not only very hot but also super humid. / Sadece çok sıcak değil aynı zamanda acayip nemli de.
Not only did we win the game, but we also set an all-time record. / Oyunu kazanmanın yanı sıra tüm zamanların rekorunu da kırdık.
11. Sınıf İngilizce Olumlu Cümleler
11. Sınıf İngilizce Üniteleri kapsamında öğrendiğimiz gramer kurallarıyla olumlu cümle kurmayı hatırlayalım.
Simple Future Tense ile olumlu cümleler “Özne (I/You/He/She/It/We/They) + will + Fiil + Nesne” ve “Özne (I) + am going to + Fiil + Nesne” formülleriyle kurulur.
I will go to the library. (Kütüphaneye gideceğim.)
I am going to go to the library. (Kütüphaneye gideceğim.)
Present Continuous Tense ile olumlu cümle “Özne (I) + am + Fiil + Nesne (V-ing)”, “Özne (He/She/It) + is going to + Fiil + Nesne” ve “Özne (You/They) + are going to + Fiil + Nesne” formülleri izlenerek kurulur.
I’m taking the train to my parents’ house tomorrow. (Yarın ebeveynlerimin evine trenle gidiyorum.)
He/She is taking the train to his/her parents’ house tomorrow. (Yarın ebeveynlerinin evine trenle gidiyor.)
You/They are taking the train to your/their parents’ house tomorrow. (Yarın ebeveynlerinin evine trenle gidiyorsun/gidiyorlar.)
Future Continuous Tense ile olumlu cümle “Özne + “will” + be + Fiil (V-ing) + Nesne” formülüyle kurulur.
I will be visiting my sister next year. (Gelecek sene kız kardeşimi ziyarete gideceğim.)
Simple Past Tense ile olumlu cümle “Özne + Fiil (2. hali) + Nesne” formülüyle kurulur.
I voted in the election yesterday. (Dün seçimde oy kullandım.)
Past Continuous Tense ile olumlu cümle “Özne (I/He-She-It) + was + Fiil (V-ing) + Nesne” ve “Özne (You/We/They) + were + Fiil (V-ing) + Nesne” formülüyle kurulur.
I/He/She was studying for the exam last night. (Dün gece sınava çalışıyordum/çalışıyordu.)
Past Perfect Tense ile olumlu cümle “Özne (I/He/She/It/You/We/They) + had + Fiil(V3) + Nesne” formülü izlenerek kurulur.
I had made lemonade. (Limonata yapmıştım.)
11. Sınıf İngilizce Olumsuz Cümleler
11. Sınıf İngilizce Üniteleri kapsamında öğrendiğimiz gramer kurallarıyla olumsuz cümle kurmayı hatırlayalım.
Simple Future Tense ile olumsuz cümleler “Özne (I/You/He/She/It/We/They) + will not + Fiil + Nesne” ve “Özne (I/You/We/He-She-It/They) + am not going to + Fiil + Nesne” formülleriyle kurulur.
I will not go to the library. (Kütüphaneye gitmeyeceğim.)
I am not going to go to the library. (Kütüphaneye gitmeyeceğim.)
Present Continuous Tense ile olumsuz cümle “Özne (I) + am + not + Fiil + Nesne (V-ing)”, “Özne (He/She/It) + is not going to + Fiil + Nesne” ve “Özne (You/They) + are not going to + Fiil + Nesne” formülleri izlenerek kurulur.
I’m not taking the train to my parents’ house tomorrow. (Yarın ebeveynlerimin evine trenle gitmiyorum.)
He/She is not taking the train to his/her parents’ house tomorrow. (Yarın ebeveynlerinin evine trenle gitmiyor.)
You/They are not taking the train to your/their parents’ house tomorrow. (Yarın ebeveynlerinin evine trenle gitmiyorsun/gitmiyorlar.)
Future Continuous Tense ile olumsuz cümle “Özne(I/You/He/She/It/We/They) + “will” + not + be + Fiil (V-ing) + Nesne” formülüyle kurulur.
I will not be visiting my sister next year. (Gelecek sene kız kardeşimi ziyarete gitmeyeceğim.)
Simple Past Tense ile olumsuz cümle “Özne(I/You/He/She/It/We/They) + did not + Fiil (1. hali) + Nesne” formülüyle kurulur.
I did not vote in the election yesterday. (Dün seçimde oy kullanmadım.)
Past Continuous Tense ile olumsuz cümle “Özne (I/He-She-It) + was not + Fiil (V-ing) + Nesne” ve “Özne (You/We/They) + were + not + Fiil (V-ing) + Nesne”formülüyle kurulur.
I/He/She was not studying for the exam last night. (Dün gece sınava çalışmıyordum/çalışmıyordu.)
You/They were not studying for the exam last night. (Dün gece sınava çalışmıyordun/çalışmıyorlardı.)
Past Perfect Tense ile olumsuz cümle “Özne (I/He/She/It/You/We/They) + had not + Fiil(V3) + Nesne” formülü izlenerek kurulur.
I had not made lemonade. (Limonata yapmamıştım.)
11. Sınıf İngilizce Soru Cümlesi
11. Sınıf İngilizce Üniteleri kapsamında öğrendiğimiz gramer kurallarıyla soru cümlesi kurmayı hatırlayalım.
Simple Future Tense ile soru cümlesi “Will + Özne (I/You/He/She/It/We/They) + Fiil + Nesne ” ve “Am + Özne (I) + going to + Fiil + Nesne” formülleriyle kurulur.
Will I go to the library? (Kütüphaneye gidecek miyim?)
Am I going to go to the library? (Kütüphaneye gidecek miyim?)
Present Continuous Tense ile soru cümlesi “Am + Özne (I) + Fiil + Nesne (V-ing)”, “ Is + Özne (He/She/It) +Fiil + Nesne (V-ing)” ve “Are + Özne (You/We/They) + Fiil + Nesne (V-ing)” formülleri izlenerek kurulur.
Am I taking the train to my parents’ house tomorrow? (Yarın ebeveynlerimin evine trenle mi gidiyorum?)
Is he/she taking the train to his/her parents’ house tomorrow? (Yarın ebeveynlerinin evine trenle mi gidiyor?)
Are you/they taking the train to your/ their parents’ house tomorrow? (Yarın ebeveynlerinin evine trenle mi gidiyorsun/gidiyorlar?)
Future Continuous Tense ile soru cümlesi ““Will” + Özne (I/You/We/He-She-It/They) + be + Fiil (V-ing) + Nesne” formülüyle kurulur.
Will I be visiting my sister next year? (Gelecek sene kız kardeşimi ziyarete gidecek miyim?)
Simple Past Tense ile soru cümlesi “Did + Özne (I/You/We/He-She-It/They) + Verb 1 + Nesne” formülüyle kurulur.
Did I vote in the election yesterday? (Dün seçimde oy kullandım mı?)
Past Continuous Tense ile soru cümlesi “Was + Özne (I/He-She-It) + Fiil (V-ing) + Nesne” ve “Were + Özne (You/We/They) + Fiil (V-ing) + Nesne” formülleriyle kurulur.
Was I/he/she studying for the exam last night? (Dün gece sınava çalışıyor muydum/muydu?)
Were you/they studying for the exam last night? (Dün gece sınava çalışıyor muydun/muydular?)
Past Perfect Tense ile soru cümlesi “Had + Özne (I/He/She/It/You/We/They) + Fiil(V3) + Nesne” formülü izlenerek kurulur.
Had I made lemonade? (Limonata yapmış mıydım?)
11.Sınıf İngilizce Üniteleri ve Konu Anlatımı Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
11. sınıf İngilizce üniteleri kaç tane?
11. sınıf İngilizce programında 10 ünite bulunur.
11. sınıf İngilizcesi hangi seviye?
11. sınıf İngilizce derslerinde öğrencilere B1-B2 seviyesinde İngilizce öğretilmektedir.
Ünitelerde hangi konular işlenir?
11. sınıf İngilizce ünitelerinde Geleceğin İşleri, Arkadaşlar, Türkiye Hakkında Gerçekler, Spor ve daha fazlası işlenir.
11. Sınıf İngilizce müfredatında hangi gramer konuları var?
11. Sınıf İngilizce müfredatında Future Tenses, Passive Voices, Simple Past Tense, Past Perfect Tense, degrees of certainty, expressing criticism ve daha pek çok konu bulunmaktadır. Bu konuların ayrıntılı açıklamasını ve örneklerini içeriğimizde bulabilirsiniz.
Bazen bu farklılıkları öğrenmek zor gibi gözükebilir fakat EnglishCentral olarak sunduğumuz hizmetlerle 11.Sınıf İngilizce Üniteleri ve Konu Anlatımı öğrenmek oldukça etkili ve eğlenceli olacaktır.
EnglishCentral ile deyimleri konu alan videoları izleyip ve videolar içerisindeki telaffuz ve kelime öğrenme etkinliklerini tamamlayarak deyimlerin ne anlama geldiğini ve nasıl kullanıldığını öğrenebilirsiniz.
Video Dersi ders seçeneği ile, deyimleri konu alan videoları öğretmenlerimizle gerçekleştireceğiniz birebir, canlı dersin konusu olarak seçebilir ve deyimler üzerindeki alıştırmaları öğretmeninizle birlikte tamamlayabilirsiniz.
Serbest Konuşma ders seçeneği ile, öğretmenlerimizle gerçekleştirebileceğiniz birebir, canlı derslerde dersin konusunu siz tamamen seçebilir ve kurduğunuz cümlelerde deyimlere yer vererek pratikler yapabilirsiniz.
Gerçekleştirdiğiniz canlı ders sonrasında, ders esnasında yapmış olduğunuz hatalarla ilgili öğretmeninizden anında bildirim alabilirsiniz.
Deyimlerle ilgili onlarca videomuza link üzerinden kolaylıkla ulaşabilir ve hızlıca öğrenmeye başlayabilirsiniz.
Çocuğunuzun İngilizce öğrenmesi için ihtiyacınız olan her şeye tek bir platform üzerinden ulaşabilirsiniz! Çocuk eğitimi alanında uzmanlaşmış öğretmenler rehberliğinde 25 dakikalık bire bir canlı dersler, çocuk gelişi için özenle tasarlanmış eğlenceli ve öğretici interaktif videolar, kelime öğrenme araçları, yapay zeka destekli öğretmen MiMi, quizler ve interaktif aktiviteler ile EnglishCentral, çocuğunuzun ihtiyaçlarına yönelik kişiselleştirilmiş ve kaliteli bir eğitim planını uygun fiyatlı olarak sunmaktadır. Hemen EnglishCentral’a kayıt olup İngilizce öğrenmeye başlamaya ne dersiniz?