“10. sınıf İngilizce Üniteleri nelerdir? 10. sınıf İngilizce ünitelerinde hangi konular işlenir?” gibi soruların yanıtlarını merak ediyorsanız doğru yerdesiniz. 10. sınıf İngilizce üniteleri okul hayatı, planları, efsanevi rakamlar, gelenekler, seyahat, faydalı ipuçları, yemek ve festivaller, dijital çağ, modern kahramanlar ve kahramanlar, alışveriş başlıklarıyla birlikte 10 farklı ünite bulunmaktadır. Bu ünitelerde hangi konular işlenir gelin birlikte inceleyelim.
10. Sınıf Ünite 1 – Okul Hayatı
‘Okul Hayatı’ (School Life) başlıklı birinci ünitemizde öncelikle okul hayatında yaptığımız etkinlikleri ve etkileşime geçtiğimiz kişi ve nesnelerin İngilizce isimlerini öğrenelim.
School | Okul |
---|---|
Life | Yaşam / Hayat |
Advice | Tavsiye |
Art room | Resim odası |
Astronomy | Astronomi |
Attend | Katılmak |
Best friend | En yakın arkadaş |
Borrow | Ödünç almak |
Canteen | Kantin |
Catch the bus | Otobüsü yakalamak |
Break time | Teneffüs |
Classmate | Sınıf arkadaşı |
Computer lab | Bilgisayar laboratuvarı |
Correct | Doğru |
Corridor | Koridor |
Daily routine | Günlük alışkanlık |
Divide | Bölmek |
Doing research | Araştırma yapmak |
Doing an experiment | Bir deney yapmak |
Exam | Sınav |
Explain | Açıklamak |
Focus on | Odaklanmak |
Free time | Boş zaman |
Geography | Coğrafya |
Gym | Spor salonu |
High school | Lise |
History | Tarih |
Math | Matematik |
Idiom | Deyim |
Library | Kütüphane |
Literature | Edebiyat |
Music room | Müzik odası |
Optional subjects | Seçmeli ders |
Pass exam | Sınavı geçmek |
Proverbs | Atasözü |
Science lab | Bilim laboratuvarı |
Staff room | Personel odası |
Survey | Anket |
Topic | Konu |
Winter holiday | Kış tatili |
“Okul Hayatı” ünitesi kapsamındaki dilbilgisi kuralları ve kalıpları:
10. sınıf İngilizce School Life konu anlatımı içerisinde The Simple Present Tense konusunu göreceğiz. Geniş zaman anlamına gelen bu zamanı daha önceki ünitelerden de hatırlayacaksınız. İngilizcenin en temel konularından biri olan The Simple Present Tense ile sürekli olan, genel geçer ve bilimsel olayları ifade edebiliriz. The Simple Present Tense kullanarak cümle kurmak için de ilk önce bu zamanın cümle yapısını öğrenmeniz gerekmektedir.
Simple Present Tense’deki cümlelerdeki fiillerin yapısı cümlenin öznesine göre farklılık gösterir. Olumlu cümlelerde öznesi “I, You, We, They” olan fiil her zaman çıplak mastar yani fiilin ilk hali olarak kullanılır. Ancak “He, She ve It“ üçüncü tekil şahıs özneleriyle cümleler kurulduğunda fiil “-s” eki alır.
Olumsuz cümlelerde “I, You, We, They” özneleriyle birlikte fiilin önüne getirilen olumsuzluk anlamını vermek için “do” ve ondan sonra “not” yardımcı fiili gelmelidir. “He, She ve It” özneleriyle birlikte fiilden önce getirilen olumsuzluk anlamını vermek için “does” ve ardından “not” yardımcı fiili bulunmalıdır. Ek olarak, fiil çıplak bir mastar olarak oluşturulur.
Soru cümlelerinde ise yardımcı fiil cümlenin başında, fiil ise “Do/Does + Özne + V1?” gibi her zaman birinci halde olmalıdır.
Basit şimdiki zamanda “to be” fiilleri “am, is ve are” olarak karşımıza çıkar. İnsanların, nesnelerin, yerlerin ve fikirlerin koşullarından bahsederken kullanırız. Olumlu cümlelerde “I” dan sonra “am” gelir; “He, She veya It” den sonra “is” gelir; “I, You, We, They” den sonra ise “are” gelir.
Olumsuz cümlelerde “to be” fiilinin özne ile kullanımı olumlu cümlelerdeki ile aynıdır. Ayrıca olumsuzluk anlamını vermek için “to be” fiilinden sonra “not” da eklememiz gerekir.
Soru cümlelerinde “olmak” fiili cümlenin başına gelir. Kural şudur: “Am/Is/Are + Özne + …?”
“Fiillerle”
Özne | Olumlu | Olumsuz | Soru |
---|---|---|---|
I, You, We, They | Verb 1 Example: I / You / We/ They save money. | Do not (don’t) + Verb 1 Example: I / You / We/ They don’t save money. | Do + Subject + Verb 1 Example: Do I / You / We / They save money? |
He, She, It | Verb + s Example: He / She saves money. | Does not (Doesn’t) + Verb 1 Example: He / She doesn’t save money. | Does + Subject + Verb 1 Example: Does He/She save money? |
“To be” ile
Özne | Olumlu | Olumsuz | Soru |
---|---|---|---|
I | Am Example: I am hungry. | Am not Example: I am not hungry. | Am I …? Example: Am I hungry? |
You, We, They | Are Example: You / We / They are hungry. | Are not (aren’t) Example: You / We / They are not hungry. | Are You/We/They …? Example: Are You / We / They hungry? |
He, She, It | Is Example: He / She / It is hungry. | Is not (Isn’t) Example: He / She / It is not hungry. | Is He/She/It …? Example: Is He / She / It hungry? |
I love this new album.
(Bu yeni albümü seviyorum.)
You take piano lessons.
(Sen piyano dersleri alıyorsun.)
It looks like a tomato.
(Domatese benziyor.)
I don’t know anything about math.
(Matematik hakkında hiçbir şey bilmiyorum.)
You don’t care.
(Umrunda değil.)
She doesn’t read articles.
(O makale okumaz.)
Do we not go to the theater on the weekends?
(Hafta sonu sinemaya gitmez miyiz?)
Do they not see the puppy?
(Yavruyu görmüyorlar mı?)
Bu ünitede öğreneceğimiz bir diğer zaman kipi Present Continuous Tense’tir. Present Continuous Tense öncelikli olarak şu anda olmakta olan eylemler için kullanılır, fakat yaygın olarak gelecek zamanı ifade etmek için de kullanılmaktadır. Bu durumda tense’i kullanırken gelecek zamandan bahsettiğimizi netleştirmek için zaman zarfları kullanmamız gerekir.
Present Continuous Tense kullanırken Özne + Fiil + Nesne (Subject + Verb + Object) sıralaması geçerlidir. “I” öznesiyle “am + fiil + nesne”, “He/She/It” özneleriyle “is + fiil + nesne”, “You/They” özneleriyle “are + fiil + nesne” şeklinde cümle kurulur. Olumsuz cümlelerde “am-is-are” kelimelerinden sonra “not” yazılır. Soru cümlelerinde özne, “am-is-are” kelimeleriyle yer değiştirir. Bütün cümlelerde fiiller mastar halinde, yani İngilizce karşılığı olan “-ing” ekini alır.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne (I) + am + Fiil + Nesne (V-ing) I’m taking the plane to London. | Özne (I) + am + not + Fiil + Nesne (V-ing) I’m not taking the plane to London. | Am + Özne (I) + Fiil + Nesne (V-ing) Am I taking the plane to London? |
Özne (He/She/It) + is + Fiil + Nesne (V-ing) She’s taking the plane to London. | Özne (He/She/It) + is + not + Fiil + Nesne (V-ing) She’s not taking the plane to London. | Is + Özne (He/She/It) +Fiil + Nesne (V-ing) Is she taking the plane to London? |
Özne (You/We/They) + are + Fiil + Nesne (V-ing) They are taking the plane to London. | Özne (You/We/They) + are + not + Fiil + Nesne (V-ing) They aren’t taking the plane to London . | Are + Özne (You/We/They) + Fiil + Nesne (V-ing) Are they taking the plane to London? |
Present Continuous Tense ile örnek cümleler kuralım.
1.I’m attending Harvard.
(Harvard’a gidiyorum.)
2.My friend is taking the college entrance exam.
(Arkadaşım üniversite sınavına giriyor.)
3.Are you getting your salary?
(Maaşını mı alıyorsun?)
4.He is sending out his Letter of Intent to the companies he applied to.
(Başvurduğu şirketlere niyet mektubunu gönderiyor.)
5.They are leaving the country.
(Ülkeyi terk ediyorlar.)
6.We are starting school.
(Okula başlıyoruz.)
Bu ünitedeki bir diğer konu ise Özne ve Nesne sorularıdır. Bu soruların cümle tipleri genel olarak şöyle açıklanabilir:
Özneyi soran sorularda who ve what özne durumundadır. Bu yüzden cümle düz bir cümleymiş gibi yapılır. Yani do/does/did kullanılmaz.
Who makes you happy? My mother makes me happy.
(Seni kim mutlu eder. Annem beni mutlu eder)
What happened to him? He fell down.
(Ona ne oldu? O düştü)
Nesneyi soran sorularda do/does/did yardımcı fiilleri özneden önce kullanılır.
What did you eat? I ate some pasta.
(Ne yedin? Biraz makarna yedim.)
Who did you see yesterday? I saw Jill yesterday.
(Dün kimi gördün? Dün Jill’i gördüm.)
10. Sınıf Ünite 2 – Planlar
‘Planlar’ (Plans) başlıklı ikinci ünitemizde öncelikle okul hayatında planladığımız etkinlikleri ve geleceğe yönelik etkileşimlerimizin İngilizce isimlerini öğrenelim.
Fiiller
arrange a party | parti düzenlemek |
---|---|
arrive | varmak |
be looking forward to | dört gözle beklemek |
be over the moon | sevinçten uçmak |
buy groceries | yiyecek almak |
call | telefonla aramak |
carry | taşımak |
celebrate | kutlamak |
celebration | kutlama |
come back | geri dönmek |
cook dinner | yemek pişirmek |
cycling | bisiklete binme |
doing shopping | alışveriş yapmak |
eating out | dışarıda yemek |
enjoy time | iyi vakit geçirmek |
fail | başarısız olmak |
faint | bayılmak |
finish homework | ödevini bitirmek |
finish report | raporu bitirmek |
fly to | uçakla gitmek |
give a hand | yardım etmek |
go shopping | alışverişe gitmek |
going camping | kampa gitmek |
going on a picnic | pikniğe gitmek |
going out of the city | şehir dışına gitmek |
going to a concert | konsere gitmek |
hanging around with friends | arkadaşlarla dolaşmak |
have a party | parti yapmak |
having a barbecue | mangal yapmak |
having dinner | akşam yemeği yemek |
interested in | ilgisini çekmek |
jogging | hafif koşu |
joining a party | partiye katılmak |
leave the house | evden ayrılmak |
make a plan | plan yapmak |
meet friends | arkadaşlarla buluşmak |
pick up kids | çocukları almak |
prepare a shopping list | alışveriş listesi hazırlamak |
receive a message | mesaj almak |
refreshment | canlanma |
relaxation | dinlenme |
represent | temsil etmek |
ride | sürmek |
see dentist | dişçiye gitmek |
seeing a movie | film izlemek |
spend a week | bir hafta geçirmek |
spending time together | birlikte zaman geçirmek |
split | ayrılmak |
staying in a tent | çadırda kalmak |
take a quick decision | hızlıca karar almak |
taking a city tour | şehir turu yapmak |
throw a party | parti vermek |
tidy | toplamak |
trekking | doğa yürüyüşü |
turn the light on | ışığı açmak |
visiting a museum | müze ziyaret etmek |
visiting the grannies | büyükanne ve büyükbabayı ziyaret etmek |
watch a comedy | komedi filmi izlemek |
İsimler
arrangement | ayarlama |
---|---|
balloons | balonlar |
barbecue party | mangal partisi |
beauty contests | güzellik yarışmaları |
birthday party | doğum günü partisi |
cake | pasta |
candles | mumlar |
clowns | palyaçolar |
cookies | kurabiyeler |
decision | karar |
decorations | süslemeler |
destination | gidilecek yer |
dinner party | yemekli davet |
dormitory | yurt |
dress | elbise |
drinks/beverages | içecekler |
earring | küpe |
education | eğitim |
emotions | hisler |
family | aile |
fancy dress party | kıyafet balosu |
future plan | gelecek plan |
games | oyunlar |
garden | bahçe |
gifts | hediyeler |
graduation ceremony | mezuniyet töreni |
graduation party | mezuniyet partisi |
have a party | parti yapmak |
housewarming party | hoş geldin partisi |
instructor | eğitmen |
intention | niyet |
long term plans | uzun dönem planları |
memories | anılar |
music | müzik |
promise | söz |
ring | yüzük |
science competitions | bilim yarışmaları |
shirt | gömlek |
shoes | ayakkabı |
social life | sosyal hayat |
sporting event | sport etkinlikleri |
surprise party | sürpriz parti |
talent contests | yetenek yarışmaları |
tie | kravat |
trainer | eğitmen, antrönör |
unplanned situations | planlanmamış durumlar |
vacation | tatil |
wedding anniversary | evlilik yıldönümü |
wedding ceremony | nikah töreni |
work | çalışma |
throw a party | parti vermek |
tidy | toplamak |
trekking | doğa yürüyüşü |
visiting a museum | müze ziyaret etmek |
“Planlar” ünitesi kapsamındaki dilbilgisi kuralları ve kalıpları:
10. sınıf İngilizce Plans konu anlatımı içerisinde “be going to” kalıbını ve “will / might” kelimelerinin kullanımını göreceğiz. Bu kalıplar gelecekte yapacağımız planlar konusunda kendimizi ifade etmekte önemli rol oynamaktadır. Bu kalıplara detaylı bir şekilde bakalım.
“Be Going To” yin gelecekten bahsederken kullanımına başvurduğumuz bir yapı. Ancak “will”den farklı olarak “be going to” yapısını önceden planlanmış etkinlikler/olaylar için kullanabiliriz. Örneğin yine annenizle evde oturuyorsunuz ve anneniz size bugün akşam yemeği için bir planınız olup olmadığını sordu. Ancak siz arkadaşlarınızla bir akşam yemeği planı yapmıştınız. Bu durumda annenize akşam için planınızdan bahsederken “be going to” kullanmalısınız. Bu ünitede de geleceğe dair yaptığımız planlar hakkında bahsederken “be going to” kalıbını sık sık kullanacağız.
Gelecekte olacak planlı bir etkinlikten bahsederken “be going to” kullanılır:
1.Last week, they decided they are going to get married in December.
(Geçen hafta Aralık ayında evlenmeye karar verdiler.)
2.I am going to finish my homework this week.
(Bu hafta ödevimi bitireceğim.)
3.We are going to do some research on the project tonight.
(Bu gece proje hakkında biraz araştırma yapacağız.)
“Will ve Might” kelimeleri geleceğe dair yaptığımız planlardan bahsederken kullandığımız bir diğer yoldur. Bu ünitede kullanımlarına sık sık rastlayacağız.
İngilizcede “Might” kip belirteci, “may” kip belirteci ile benzer kullanımlara sahiptir. Bu iki belirtecin arasındaki fark, “might” kip belirtecinin gerçekleşme ihtimali daha düşük olan durumlarda kullanılmasıdır. Olasılık belirtme, izin alma/izin verme gibi anlamlar içerir. Ayrıca “may” belirtecine göre daha resmi ve kibar bir kullanıma sahiptir. Doğrudan anlatımda “may” yapısı bulunan cümleler dolaylı anlatımda “might” yapısı ile ifade edilir.
Olumlu, olumsuz ve soru kalıplarında kullanılabilen bu kip belirteci ile devrik cümle yapılarında da karşılaşılabilir. Etken (Active) cümlede özneden sonra, eylemden önce yer alır. Eylem yalın halde (bare infinitive) kullanılır. Edilgen cümlede ise “be+past participle” yapısıyla kullanılır.
There might be life on other stars. (Başka yıldızlarda hayat olabilir.)
Might I go to the living room? (Salona gidebilir miyim?)
‘’Will’’ yardımcı fiili gelecek zaman cümlelerinde kullanılır. Cümleyi ‘’Simple Future Tense’’ yapısı ile kurmak istediğinizde ‘’will’’ yardımcı fiilini kullanmanız gerekir.
Will yardımcı fiili:
Kesin gerçekleri veya olayları belirtmek için kullanılır.
Bir uyarı yapmak için veya ani bir karar verildiğinde kullanılır.
Hazır olduğunu ifade etmek için kullanılır.
Birisine davet etmek veya emir vermek için kullanılır.
Olumlu, olumsuz cümle yapılarında ve soru cümlelerinde farklı versiyonlarla kullanılır.
Olumlu cümlelerde ‘’will’’ yardımcı fiili kullanılırken ‘’Özne + will + fiilin yalın hali’’ formülü kullanılır.
Olumsuz cümlelerde ‘’will’’ yardımcı fiili kullanılırken ‘’Özne + will + not + fiilin yalın hali’’ formülü kullanılır.
Soru cümlelerinde ‘’will’’ yardımcı fiili kullanılırken ‘’Will (not) + özne + fiilin yalın hali’’ formülü kullanılır.
10. Sınıf Ünite 3 – Legendary Figures
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım:
accept | kabul etmek |
---|---|
argue | kavga etmek |
attack | saldırmak, hücum etmek |
be born | doğmak |
become | olmak |
begin | başlamak |
believe | inanmak |
besiege | kuşatmak |
book | yer ayırtmak |
borrow | ödünç almak |
call | aramak |
come across | karşılaşmak |
come back | geri gelmek |
come | gelmek |
conquer | fethetmek |
cope with | başa çıkmak |
damage | zarar vermek |
dare | cesaret etmek |
decide | karar vermek |
defeat | yenmek |
describe | tarif etmek |
design | tasarlamak |
destroy | tahrip etmek |
die | ölmek |
dislike | hoşlanmamak |
divide | bölmek |
dunk | batırmak |
establish | kurmak |
feel scared | korkmak |
fight | dövüşmek, savaşmak |
find out | öğrenmek |
find | bulmak |
focus on | odaklanmak |
give back | geri vermek |
give permission | izin vermek |
greet politely | kibarca selamlamak |
grow up | büyümek |
hit | vurmak |
hug | kucaklamak |
ignore | görmezden gelmek |
injure | sakatlanmak |
inspire | ilham almak |
invade | ele geçirmek |
invite | davet etmek |
join army | orduya katılmak |
join | katılmak |
kill | öldürmek |
land | karaya çıkmak |
laugh | gülmek |
learn the truth | gerçeği öğrenmek |
live | yaşamak |
look after | bakmak |
lose | kaybetmek |
make a change | değişiklik yapmak |
manage to | başarmak |
move | taşınmak |
offer | teklif etmek |
order | emretmek |
plant | dikmek |
promise | söz vermek |
respect | saygı duymak |
return | geri dönmek |
revenge | intikam almak |
save | kurtarmak |
say | söylemek |
see | görmek |
stay | kalmak |
take care | dikkat etmek |
surrender | teslim olmak |
want | istemek |
water | sulamak |
win | kazanmak |
work | çalışmak |
worship | ibadet etmek |
write down | yazmak |
achievement | başarı |
ambitious | hırslı |
army | ordu |
battle | savaş |
“Efsanevi Figürler” ünitesi kapsamındaki dilbilgisi kuralları ve kalıpları:
Simple Past Tense, geçmiş zamanda başlamış ve bitmiş olan eylemlerden bahsederken kullanılır. Eylemlerin uzak ya da yakın geçmiş zamanda olması bir fark yaratmaz. Olumlu Simple Past Tense cümlesi kurmak için Özne + Fiil (2. hali) + Nesne sırası izlenir. Negatif cümle kurarken fiilin 1. hali kullanılır ve başına “did not” eklenir. Soru cümlelerinde cümlenin başına “did” eklenir ve fiilin 1. hali kullanılır. Simple Present Tense ile cümle kurmayı tablo ve örneklerle inceleyelim.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne (I/You/We/He-She-It/They) + Verb 2 + Nesne I sang at the singing competition yesterday. | Özne (I/You/We/He-She-It/They) + did not + Verb 1 + Nesne I didn’t sing at the singing competition yesterday. | Did + Özne (I/You/We/He-She-It/They) + Verb 1 + Nesne Did I sing at the singing competition yesterday? |
Marie Curie discovered polonium and radium.
(Marie Curie polonyumu ve radyumu keşfetti.)
She won two Nobel prizes.
(İki Nobel ödülü kazandı.)
I studied chemistry last night.
(Dün gece kimya çalıştım.)
We came across new problems during our research.
(Araştırmamız sırasında yeni problemlerle karşılaştık.)
They chose their project homework today.
(Dün proje ödevlerini seçtiler.)
You came to school yesterday.
(Dün okula geldin.)
Past Continuous Tense, geçmiş zamanda gerçekleşip sona ermiş fakat bitmesi bir süre sürmüş eylemler için kullanılır. S-V-O (Özne-Fiil-Nesne) kuralı geçerlidir ve Past Continuous Tense ile kurulan cümleler, özneye göre farklılık gösterir. “I/He-She-It” ile kurulan cümlelerde “was”, “You/We/They” ile kurulan cümlelerde “were” kullanılır. Olumlu cümle kurarken Past Continuous, olumsuz cümle kurarken Özne + was/were not + Fiil + Nesne sırası izlenir. Soru cümlelerinde was/were kelimeleri cümlenin başına geçer. Bütün cümlelerde fiil mastar halinde (V-ing) kullanılır. Past Continuous Tense ile nasıl cümle kuracağımızı aşağıdaki tablo ve örneklerle inceleyelim.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne (I/He-She-It) + was + Fiil (V-ing) + Nesne I was doing homework last night. | Özne (I/He-She-It) + was + not + Fiil (V-ing) + Nesne I was not doing homework last night. | Was + Özne (I/He-She-It) + Fiil (V-ing) + Nesne Was I doing homework last night? |
Özne (You/We/They) + were + Fiil (V-ing) + Nesne You were doing homework last night. | Özne (You/We/They) + were + not + Fiil (V-ing) + Nesne You were not doing homework last night. | Were + Özne (You/We/They) + Fiil (V-ing) + Nesne Were you doing homework last night? |
I was failing this class last year.
(Geçen yıl bu dersi başaramıyordum)
You weren’t listening to me when we had a chat yesterday.
(Dün sohbet ederken beni dinlemiyordun.)
Marie Curie was winning a Nobel prize in 1911.
(Marie Curie, 1911’de Nobel ödülü kazanıyordu.)
They were running away from the teacher.
(Onlar öğretmenden kaçıyordu.)
We were baking cakes for the party (Parti için kekler pişiriyorduk.)
10. Sınıf Ünite 4 – Traditions
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım:
[tab(Eskidle id=2266 /]
“Gelenekler” ünitesi kapsamındaki dilbilgisi kuralları ve kalıpları:
“Used to” kalıbı geçmişte süreklilik göstermiş olan ancak şimdiki zamanda geçerliliğini yitirmiş olan alışkanlık, olay ve durumlardan bahsederken kullanılır. Bu kalıbı kullanırken Özne + used to + Fiil (1. hal) + Nesne sırası izlenmelidir. Olumlu cümle kurarken Özne + used to + Fiil (1. hal) + Nesne, olumsuz cümle kurarken Özne + did not + use to + Fiil (1. hal) + Nesne, soru cümlesi kurarken Did + Özne + use to + Fiil (1. hal) + Nesne formülleri kullanılır. “Used to” kalıbının kullanımını tablo ve örneklerle inceleyelim.
Olumlu Cümle | Olumsuz Cümle | Soru Cümlesi |
---|---|---|
Özne (I/You/We/He-She-It/They) + used to + Fiil (1. hal) + Nesne I used to dance competitively. | Özne (I/You/We/He-She-It/They) + did not + use to + Fiil (1. hal) + Nesne I didn’t use to dance competitively. | Did + Özne (I/You/We/He-She-It/They) + use to + Fiil (1. hal) + Nesne Did I use to dance competitively? |
I used to walk to school, but since we moved, I take the bus.
(Eskiden okula yürürdüm.)
You used to text me a lot more, what happened?
(Eskiden bana daha çok mesaj atardın, ne oldu?)
He used to smoke a lot, but now he quit.
(Eskiden çok sigara içerdi, ama şimdi bıraktı.)
We used to meet up every weekend, but as the time passed, we grew apart.
(Eskiden her hafta sonu buluşurduk, ama zaman geçtikçe uzaklaştık.)
They used to run a bakery together, but they closed it down.
(Eskiden birlikte bir fırın işletirlerdi, ama kapattılar.)
Bu ünitede göreceğimiz bir diğer konu Articles yani a/an/the artikelleridir. “Articles” İngilizcede bir ismin belirli veya belirsiz olarak tanımlanmasına yardımcı olan ve isme anlam veren ektir. Türkçe karşılığı olmadığından bu konuyu pekiştirmek için tablolara ve örneklere göz atalım.
‘A’ ve ‘an’ isimlerin önüne gelen ve önünde olduğu ismin diğer bütün benzer cisimlerinden bir tanesi olduğunu belirten ve ‘herhangi’ anlamını taşıyan ekler olarak bilinirler.
Mesela, hiçbir ayrım yapmadan istediğiniz bir elma veya mutfaktan alacağınız bir çatal için a/an kullanılır.
Örnekler:
Can you give me an apple?
(Bana bir elma verebilir misin?)
I need to go to the kitchen to get a fork.
(Çatal almak için mutfağa gitmeliyim.)
A ve an artikelleri kelimenin okunuşuna göre cümlede yerlerini almaktadır. Bu da a ve an artikellerinin kullanımına yönelik özel durumlar ortaya çıkarmaktadır. Aşağıdaki tabloda a ve an kullanımlarının özel durumlarına dair kısa bir özet bulunmaktadır.
‘a’ eki kullanımı | ‘an’ eki kullanımı |
---|---|
Ekten sonra gelen kelimenin ilk harfi sessiz olan kelimelerde: child, bee, mouse, fire, computer, phone, etc. | Ekten sonra gelen kelimenin ilk harfi sesli olan kelimelerde: apple, English, Irish, old, usher, etc. |
Sessiz harf ile başlayan ama okunuşu sesli harf olan kelimelerde: hour, honest, honor, etc. | Sesli harf ile başlayan ama okunuşu sessiz harf olan kelimelerde: Europe, European, uniform, username,utility, etc. |
‘A’ ve ‘an’ herhangi anlamını taşırken, ‘the’ belirli bir objeyi vurgulanırken kullanılır.
Mesela, özellikle istediğiniz bir elma veya mutfaktan alacağınız spesifik bir çatal için ‘the’ kullanılır.
Ayrıca ‘a’ ve ‘an’ eklerinden farklı olarak ‘the’ hem tekil hem çoğul isimlerin önünde kullanılabilir.
Örnekler:
Can you give me the apple on your right?
(Sağındaki elmayı verir misin?)
I need to go to the kitchen to get the silver fork.
(Gümüş çatalı almak için mutfağa gitmeliyim.)
Where are the glasses?
(Bardaklar nerede?)
10. Sınıf Ünite 5 – Travel
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım:
activity based vacations | aktivite tatilleri |
---|---|
adventure vacation | macera tatili |
all-inclusive hotels | her şey dahil oteller |
beach vacations | plaj tatili |
camping | kamp yapma |
cruise vacation | gemi tatili |
cultural vacation | kültürel tatil |
cycling vacation | bisikletle çıkılan tatil |
digital detox | kişinin elektronik aletlerden isteyerek uzak kalması |
diving trip | dalış gezisi |
facility based vacations | olanak temelli tatiller |
glamping | tesislerde yapılan kamp |
hiking vacation | doğa yürüyüşü tatili |
jet skiing | deniz motosikleti |
kayaking | kano sporu |
mountaineering | dağcılık |
outdoor vacations | açıkhava tatilleri |
parasailing | paraşütle uçma sporu |
safari vacation | safari tatili |
scuba diving | tüple dalış |
skiing vacation | kayak tatili |
snorkelling | şnorkelle yüzme |
sports tours | spor gezileri |
staycation | evde geçirilen tatil |
sunbathing | güneşlenme |
surfing | sörf yapma |
trekking and hiking vacations | doğa yürüyüşü tatilleri |
voluntourism | gönüllü turizm |
windsurfing | rüzgar sörfü |
a two- night stay | iki gece konaklama |
a window seat | cam kenarı koltuk |
accommodation | konaklama |
airline company | havayolu şirketi |
all-inclusive resort | her şey dahil tatil yeri |
all-inclusive stay | herşey dahil konaklama |
an aisle seat | koridor koltuğu |
arrival | varış |
available | müsait, uygun |
B&B | oda kahvaltı |
bad sides | kötü yönler |
baggage allowance | bagaj limiti |
be abroad | yurtdışında olmak |
book a flight | uçak bileti rezervasyonu yapmak |
book a room | oda rezervasyonu yapmak |
booking a room | oda rezervasyonu yapmak |
boutique | butik mağaza |
bungalow | bungalov ev |
bus journey | otobüs yolculuğu |
by the window | cam kenarı |
campsite | kamp yeri |
caravan | karavan |
check-in | biletini kontrol etmek |
climate | iklim |
confirm your flight | uçuşu onaylamak |
contact number | iletişim numarası |
cuisine | mutfak kültürü |
duration | süre |
excursion | gezi |
first class | birinci sınıf |
food and restaurants | yemek ve restoranlar |
good sides | iyi yönler |
half-board stay | yarım pansiyon konaklama |
have itchy feet | leyleği havada görmek(deyim) |
historic sites | tarihi yerler |
hit the road | yola çıkmak |
hour | saat |
identity | kimlik |
landmark | şehir simgesi |
location | konum |
make a reservation | rezervasyon yapmak |
must-see places | mutlaka görülmesi gereken yerler |
national parks | milli parklar |
non-smoking area | sigara içilmeyen bölüm |
one table for four | 4 kişilik masa |
paddle boarding | kürek sörfü |
palace | saray |
passenger | yolcu |
price | fiyat |
“Gezi” ünitesi kapsamındaki dilbilgisi kuralları ve kalıpları:
Bu ünitede göreceğimiz tek konu Present Perfect Tense olacak. Bu konuyu örnekler ve tablolarla inceleyelim. Present Perfect Tense cümlesi oluştururken, önce özne, ardından have/has yardımcı fiili alınır ve fiilin 3. hali eklenerek, cümle, istenilen forma dönüştürülebilir. Burda dikkat edilmesi gereken nokta, eylemin gerçekleştiği tarihe dair bir zaman belirteci vermemek ve geçmişte yapılan eylemin etkisinin hala devam ediyor olmasıdır.
Olumlu Cümle (S + have/has + V3) | Olumsuz Cümle (S + have/has + V3) | Soru Cümlesi (have/has + S + V3) |
---|---|---|
I have been here before. (Buraya daha önce geldim.) | I have not been here before. (Buraya daha önce gelmedim.) | Have I been here before? (Buraya daha önce geldim mi?) |
You have been here before. (Buraya daha önce geldin.) | You have not been here before. (Buraya daha önce gelmedin.) | Have you been here before? (Buraya daha önce geldin mi?) |
He/She/It has been here before. (O buraya daha önce geldi.) | He/She/It has not been here before. (O buraya daha önce gelmedi.) | Has he/she/it been here before? (O buraya daha önce geldi mi?) |
I have already done my homework.
(Ödevimi çoktan yaptım.)
The teacher has declared the exam results.
(Öğretmen sınav sonuçlarını duyurdu.)
I haven’t had my breakfast yet.
(Kahvaltımı henüz yapmadım.)
He hasn’t started to cook.
(Yemek yapmaya başlamadı.)
Have you seen this movie before?
(Bu filmi daha önce izledin mi?)
Have you ever been to London?
(Hiç Londra’ya gittin mi?)
10. Sınıf Ünite 6 – Helpful Tips
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım:
advice | tavsiye |
---|---|
ask for advice | tavsiye istemek |
ask for permission | izin istemek |
be confident | kendinden emin olmak |
become extinct | soyu tükenmek |
boundary | sınır |
carbon footprint | karbon ayak izi |
catch a cold | nezle olmak, üşütmek |
check messages | mesajları kontrol etmek |
choice | seçim, tercih |
clean the house | evi temizlemek |
clean the refrigerator | buzdolabını temizlemek |
communicating with people | insanlarla iletişim kurmak |
consequence | netice, sonuç |
consumption | tüketim |
contribute | katkıda bulunmak |
cope with | başa çıkmak |
cut off | kesmek |
damage ecological balance | ekolojik dengeye zarar vermek |
damp | nemli |
disappear | yok olmak |
discover yourself | kendini keşfetmek |
discover | keşfetmek |
distraction | dikkatin dağılması |
do the cooking | yemek yapmak |
do the laundry | çamaşırları yıkamak |
do the shopping | alışveriş yapmak |
dust the furniture | mobilyanın tozunu almak |
empty the dishwasher | bulaşık makinesini boşaltmak |
energy sources | enerji kaynakları |
environment-friendly | çevre dostu |
fabric | kumaş |
face famine | kıtlıkla karşılaşmak |
fear | korku |
feel annoyed | rahatsız hissetmek |
fold the clothes | çamaşırları katlamak |
get a degree | mezun olmak |
get the job | iş bulmak |
give advice | tavsiye vermek |
go on a diet | diyet yapmak |
handle | idare etmek |
hang out the washing | çamaşır asmak |
have a bad cough | kötü öksürmek |
have a job interview | iş görüşmesi yapmak |
have a stomachache | karnı ağrımak |
helping people | insanlara yardım etmek |
infer | anlam çıkarmak |
insurance | sigorta |
iron the clothes | kıyafetleri ütülemek |
law | yasa, hukuk |
learning difficulties | öğrenme zorlukları |
leave rubbish around | çöpleri etrafa bırakmak |
liberty | özgürlük |
load the dishwasher | bulaşık makinesini doldurmak |
lose weight | kilo vermek |
lower | daha düşük |
make a decision | karar vermek |
make eye contact | göz teması kurmak |
make noise | gürültü yapmak |
make the bed | yatağı toplamak |
mow the lawn | çimleri biçmek |
obey the rules | kurallara uymak |
occur | ortaya çıkmak |
parental pressure | aile baskısı |
pass all your exams | bütün sınavlarını geçmek |
paying the taxes | vergileri ödemek |
recycle the bottles | şişeleri geri dönüştürmek |
referee | hakem |
rely on | güvenmek |
remove a stain | leke çıkarmak |
remove the wrinkles | kırışıklıkları gidermek |
renewable energy | yenilenebilir enerji |
research | araştırmak |
responsible | sorumlu |
rules and regulations | kural ve düzenler |
“Yardımcı İpuçları” ünitesi kapsamındaki dilbilgisi kuralları ve kalıpları:
Bu ünitede “Giving Advice” başlığı altında “Should”, “Had Better” ve “Ought” to kalıplarını göreceğiz. Bu kalıplar bize kaçırılan fırsatlar hakkında ve geleceğe dair tavsiyeler vermektedir.
Tavsiye ve öneri vermek istediğimizde genellikle should kelimesini kullanırız. Fiilin önüne eklenen should, cümleye tavsiye, öneri anlamlarını katar. Should haricinde bu anlamda kullanılan ought to ve had better yapıları da vardır.
Should ve ought to aynı anlama gelirler. Her ikisi de tavsiye anlamında kullanılır. Anlamları, ‘iyi bir fikir’ ya da daha güçlü bir anlamda ‘bunu yapman önemli’ gibi anlamlarda kullanılabilirler. Örnekler üzerinden pekiştirelim:
It is very hot outside, so you should/ought to open the AC.
Your bike looks dirty, you should/ought to clean it.
“Had better”, temelde ”should” ve “ought to” ile aynı anlama gelir. Cümleye öneri, tavsiye anlamı katar. Ancak “had better”, genellikle cümleye, ‘bu tavsiyeye uymazsan, sonucu kötü olabilir’ anlamını da ekler. Başka bir deyişle daha güçlü bir tavsiye anlamı katar. Örnekler üzerinden inceleyerek bu bilgileri pekiştirelim.
We had better stop at the next food place.
You had better get a taxi or you will miss the meeting.
Bu ünitede göreceğimiz bir diğer konu ise “Obligations” yani “Must” ve “Have to/ Need to” kalıplarıdır. Örnekler üzerinden inceleyelim.
Must temelde bir durumun çok gerekli ya da zorunlu olması anlamına gelir. Ve bir cümlede must kullanıldıysa bu o eylemin kesinlikle gerçekleşmesi gerektiğini bize anlatır. Hemen hemen aynı anlama gelen ‘’Have to’’ yardımcı fiiline göre daha az kullanılır.
‘’Must’’ kalıbı genellikle zorunluluk ya da güçlü tavsiye cümleleri için kullanılmasına karşın; olumsuzu olan mustn’t ise cümle içinde yasaklar için kullanılır.
You must not smoke in the room. – Odada sigara içmek yasak.
You mustn’t park your vehicle here. – Buraya aracınızı park edemezsiniz.
Must; aynı zamanda gereklilik ve zorunluluk, mecburiyet, karşıdaki kişinin isteğini öğrenirken de kullanılır. Bu gibi cümlelere örnek vermek istersek sırasıyla;
We must save up some of our stock. – Biz stok biriktirmek zorundayız.
Everybody must move when the light is green – Herkes trafik ışığı yeşil yandığında harekete geçmeli.
Have to / ought to genellikle kanun, gelenek, ya da üçüncü bir kişi nedeniyle kaçınılmayacak ve yapılması zorunlu tutulan eylemlerde kullanılır.
I have to do my homework– Askerlik görevimi hemen yapmak zorundayım
I ought to go the work today – Bugün işe gitmem gerek.
Bu ünitenin son konusu bir dilbilgisi konusu olan If Clause 1’dir. Bu konuyu örneklerle pekiştirelim.
Gelecekte gerçekleşmesi mümkün ve olası durumlar hakkında konuşurken “The First Conditional” (If Clause Type 1) kullanılır. The First Conditional’da yan cümlenin yüklemi “simple present”, ana cümleninki ise (will/can/may/might)+ “infinitive” olarak kullanılır. IF + Simple Present + (will/can/may/might)+ Infinitive formülünü takip ederek cümle kurabilirsiniz.
Örneğin:
If it snows tomorrow, I will stay at home.
(Yarın kar yağarsa, evde kalacağım.)
If she gets lost, she can call me.
(Kaybolursa beni arayabilir.)
If you are sick, you shouldn’t go to school.
(Hastaysan okula gitmemelisin.)
10. Sınıf Ünite 7 – Foods and Festivals
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım:
art events | sanat etkinlikleri |
---|---|
bagel | simit |
bake | fırında pişirmek |
bitter | acılı |
black pepper | karabiber |
boil | suda kaynatmak |
candle | mum |
celebration | kutlama |
chicken | tavuk |
children’s day | çocuk bayramı |
chop | doğramak |
christmas | noel |
competition | müsabaka, yarışma |
cook | pişirmek |
cookery shows | yemek programları |
cooking process | pişirme işlemi |
costumes | kostümler |
cuisine | mutfak kültürü |
cultural diversity | kültürel çeşitlilik |
cultural events | kültürel etkinlikler |
culture | kültür |
decoration | süsleme, dekor |
delicious | lezzetli |
delight | lokum |
dessert | tatlı |
dish | yemek |
dragon dance | ejderha dansı |
easter | paskalya |
eid / ramadan feast | ramazan bayramı |
enthusiastically | coşkuyla |
event location | etkinliğin yeri |
event | etkinlik |
excitement | heyecan, coşku |
fancy dresses | karnaval kıyafetleri |
guests | konuklar, misafirler |
halloween | cadılar bayramı |
healthy | sağlıklı |
heat | ısırmak |
holy | kutsal |
independence day | bağımsızlık bayramı |
ingredients | malzemeler |
international festival | uluslararası festival |
jar | kavanoz |
joy of living | yaşama sevinci |
lamb | kuzu |
lanterns | fener |
lion dance | aslan dansı |
main events | ana etkinlikler |
march | marş |
meat | et |
melt | erimek, eritmek |
military band | askeri bando |
mix | karıştırmak |
national dishes | ulusal yemekler |
national festival | ulusal bayram |
new year | yeni yıl |
oil lamp | gaz lambası |
organizer | düzenleyici |
parsley | maydanoz |
peel | soymak |
peppers | biber |
performance | gösteri |
pickles | turşu |
place | koymak |
guests | konuklar, misafirler |
halloween | cadılar bayramı |
healthy | sağlıklı |
heat | ısırmak |
holy | kutsal |
independence day | bağımsızlık bayramı |
ingredients | malzemeler |
international festival | uluslararası festival |
jar | kavanoz |
joy of living | yaşama sevinci |
lamb | kuzu |
lanterns | fener |
lion dance | aslan dansı |
main events | ana etkinlikler |
march | marş |
meat | et |
melt | erimek, eritmek |
military band | askeri bando |
mix | karıştırmak |
national dishes | ulusal yemekler |
national festival | ulusal bayram |
new year | yeni yıl |
oil lamp | gaz lambası |
“Yemekler ve Festivaller” ünitesi kapsamındaki dilbilgisi kuralları ve kalıpları:
Bu ünitemizde işleyeceğimiz konular sırasıyla “Comparative and Superlative Verbs” olacak. Kıyaslama yaparken kullandığımız bu kalıplara konu anlatımı ve örneklerle göz atalım.
İki nesneyi, kişiyi vb. karşılaştırırken kullanılan bu sıfatlara karşılaştırma sıfatı denir. Karşılaştırma sıfatları, yalın yapıdaki bir sıfatın değiştirilmesi ile oluşturulur. Bu değişimse düzenli ve düzensiz olarak ikiye ayrılır. Düzenli yapıya sahip tek heceli sıfatlar “-er” eki alarak karşılaştırma sıfatlarına dönüştürülür. Bu ek veya değişim ile sıfatlar Türkçedeki “daha” anlamını kazanırlar.
My father is stronger than your father.
(Benim babam senin babandan daha güçlü.)
Bunun dışında tek heceli olmayan sıfatlar “-er” eki almak yerine önlerine “more” yazılır. Bu şekilde “more + sıfat (adj.)” yapısında olan karşılaştırma sıfatları yine düzenli sayılmaktadırlar.
I am more beautiful than you.
(Ben senden daha güzelim.)
Comparative cümle yapısı içerisinde karşılaştırma sıfatı haline gelmiş olan sıfat sonrasında “than” sözcüğünü alır. Türkçede “-dan, -den” eklerinin karşılığı olan “than” cümledeki karşılaştırılan şeyleri bağlamayı sağlar.
Jupiter is bigger than our World.
(Jüpiter dünyamızdan daha büyüktür.)
İngilizcede üstünlük belirtmek adına kullanılan sıfat türevlerine “üstünlük bildiren sıfatlar” denmektedir. Türkçede kullanılan “en” sözcüğü yerine kullanılan bu sıfatlar, yalın haldeki sözcüklerin çeşitli şekillerde türetilmesi ile oluşmuştur. Comparative’deki gibi tek heceli düzenli sıfatlar “-est” eki alırlarken birden çok heceli sıfatların başlarına “more” yerine “most” sözcükleri getirilir.
My father is the strongest person in the world.
(Benim babam dünyadaki en güçlü insan.)
I am the most beautiful girl in the school.
(Okuldaki en güzel kız benim.)
Superlative cümle yapısında ise olmazsa olmaz öge üstünlük belirten sıfatın önüne gelen “the” sözcüğüdür. Bu sözcüğün Türkçede tam bir karşılığı olmasa da İngilizcede genel olarak spesifik bir şeyi belirtir ve bu sebeple Superlative cümle yapısında gereklidir.
Mercury is the smallest planet in the solar system.
10. Sınıf Ünite 8 – Digital Era
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım:
access the information | bilgiye ulaşmak |
---|---|
access | erişim |
addicted to | bağımlı |
addictive | alışkanlık yapan |
affect | etkilemek |
big deal | çok önemli |
black & white tv | siyah beyaz televizyon |
call people | insanları aramak |
check account | hesabını kontrol etmek |
contact | irtibat kurmak |
control e-mails | e-postaları kontrol etmek |
criticize | eleştirmek |
curved tv | kavisli televizyon |
depend on | bağlı olmak |
dominate | hakim olmak |
download music | müzik indirmek |
game console | oyun konsolu |
habit | alışkanlık |
hardware | donanım |
homepage | anasayfa |
increase | artmak |
innovation | yenilik |
join chat rooms | sohbet odalarına katılmak |
keep in touch | iletişim halinde bulunmak |
keyboard | klavye |
latest developments | en son gelişmeler |
listen to music | müzik dinlemek |
make easier | kolaylaştırmak |
make friends | arkadaş edinmek |
memory card | hafıza kartı |
mouse | fare |
navigation systems | yön bulma sistemi |
negative effects | olumsuz etkiler |
netiquette | internet görgü kuralları |
offensive language | saldırgan dil |
online courses | canlı ders |
organ replacement | organ nakli |
play games | oyun oynamak |
pocket-size | küçük boy |
positive effects | olumlu etkiler |
keep in touch | iletişim halinde bulunmak |
keyboard | klavye |
latest developments | en son gelişmeler |
listen to music | müzik dinlemek |
make easier | kolaylaştırmak |
make friends | arkadaş edinmek |
memory card | hafıza kartı |
mouse | fare |
navigation systems | yön bulma sistemi |
negative effects | olumsuz etkiler |
netiquette | internet görgü kuralları |
offensive language | saldırgan dil |
online courses | canlı ders |
organ replacement | organ nakli |
play games | oyun oynamak |
pocket-size | küçük boy |
positive effects | olumlu etkiler |
make friends | arkadaş edinmek |
memory card | hafıza kartı |
mouse | fare |
navigation systems | yön bulma sistemi |
negative effects | olumsuz etkiler |
netiquette | internet görgü kuralları |
offensive language | saldırgan dil |
online courses | canlı ders |
organ replacement | organ nakli |
play games | oyun oynamak |
pocket-size | küçük boy |
positive effects | olumlu etkiler |
read blogs | blog okumak |
save time | zaman kazanmak |
save | kaydetmek |
send messages | mesaj göndermek |
store | depolama |
surf on the Net | internette gezinmek |
tag | etiketlemek |
technological devices | teknolojik cihazlar |
typewriter | daktilo |
use social media | sosyal medyayı kullanmak |
using technology | teknolojiyi kullanma |
via | aracılığıyla |
waste of money | para israfı |
wireless printer | kablosuz yazıcı |
write blogs | blog yazmak |
read blogs | blog okumak |
save time | zaman kazanmak |
save | kaydetmek |
“Dijital Çağ” ünitesi kapsamındaki dilbilgisi kuralları ve kalıpları:
Bu ünitemizde işleyeceğimiz konunun ismi “Relative Clause” dır. Hadi bu konuyu örnekler ve anlatımlarla detaylı bir şekilde inceleyelim.
Relative Clause, İngilizcede arasında bağlantı bulunan iki cümleyi birleştirmek amacıyla kullanılan bir yapıdır.
Bu ünitemizde İngilizcede arasında ilişki bulunan iki cümleyi bağlamak amacıyla kullanılan “who, which, that, whom, where” gibi “Relative Pronoun” adı verilen kelime kalıplarını inceleyeceğiz. Hadi, Relative Pronoun’lardan “who, which ve that” kelimelerini ve bu kelimelerin kullanım alanlarını birlikte görelim.
Bilindiği gibi “Who” kelimesi İngilizcede “Kim” anlamına gelir. Eğer var olan iki cümlede bir insanı niteliyorsak bu durumda iki cümleyi bağlamak amacıyla Who kullanılır.
Nitelemek istediğimiz duruma göre bu cümleler iki farklı şekilde bağlanabilir.
Jessica who is my teacher is from England.
(Benim öğretmenim olan Jessica İngilterelidir.)
Jessica who is from England is my teacher.
(İngiltereli olan Jessica benim öğretmenimdir.)
Which relative clause İngilizcede nesneleri ve hayvanları nitelemek amacıyla kullanılan bir relative pronoun’dur. Eğer var olan iki cümlede nitelenmek istenen şey hayvan ya da nesne ise “which” kullanılır. Şimdi gelin bu durumu örneklerle kavrayalım.
My friend’s house which is detached is blue. (Arkadaşımın müstakil olan evi mavidir.)
My friend’s house which is blue is detached. (Arkadaşımın mavi olan evi müstakildir.)
Relative clause’da bazı durumlarda who ve which yerine “that” relative pronoun olarak kullanılabilir. Ancak bu her durumda mümkün olmaz. Eğer cümlede, relative pronoun sol tarafında virgül ya da preposition (in, on, at vb.) varsa who ve which yerine that kesinlikle kullanılamaz.
My friend is the only student that plays badminton in our class.
10. Sınıf Ünite 9 – Modern Heroes and Heroines
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım:
ability | yetenek |
---|---|
achieve | başarmak |
become invisible | görünmez olmak |
brave | cesur |
calm down | sakinleştirmek |
compete | yarışmak |
cure | çare, tedavi |
danger | tehlike |
deadline | son teslim tarihi |
disease | hastalık |
endurance | dayanıklılık |
enemy | düşman |
extraordinary | olağan dışı |
folk tale | halk hikayesi |
fulfill | uygulamak |
get adapted | alışmak |
grow up | büyümek |
gun | tabanca |
have a chance | şans bulmak |
ability | yetenek |
achieve | başarmak |
become invisible | görünmez olmak |
brave | cesur |
calm down | sakinleştirmek |
compete | yarışmak |
cure | çare, tedavi |
danger | tehlike |
deadline | son teslim tarihi |
disease | hastalık |
endurance | dayanıklılık |
enemy | düşman |
extraordinary | olağan dışı |
folk tale | halk hikayesi |
fulfill | uygulamak |
get adapted | alışmak |
grow up | büyümek |
gun | tabanca |
have a chance | şans bulmak |
heroine | kadın kahraman |
invention | icat |
invest | yatırım yapmak |
investment | yatırım |
invisibility | görünmezlik |
jump high | yükseğe zıplamak |
knowledge | bilgi |
lack of rain | kuraklık |
lifestyle | yaşam tarzı |
make effort | çaba göstermek |
milestones | önemli olay |
noted people | tanınmış kişiler |
pesticides | tarım ilaçları |
postpone | ertelemek |
protect | korumak |
proud | kıvançlı, gururlu |
represent | temsil etmek |
rival | rakip |
superpower | süper güç |
supersonic | sesten hızlı |
talented | yetenekli |
throw web | örümcek ağı atmak |
travel to space | uzaya seyahat etmek |
unbelievable | inanılmaz |
violence | şiddet |
weapon | silah |
heroine | kadın kahraman |
invention | icat |
invest | yatırım yapmak |
investment | yatırım |
invisibility | görünmezlik |
jump high | yükseğe zıplamak |
knowledge | bilgi |
lack of rain | kuraklık |
lifestyle | yaşam tarzı |
make effort | çaba göstermek |
milestones | önemli olay |
noted people | tanınmış kişiler |
pesticides | tarım ilaçları |
postpone | ertelemek |
protect | korumak |
proud | kıvançlı, gururlu |
represent | temsil etmek |
rival | rakip |
superpower | süper güç |
supersonic | sesten hızlı |
talented | yetenekli |
“Modern Kahramanlar” ünitesi kapsamındaki dilbilgisi kuralları ve kalıpları:
Bu ünitemizde işleyeceğimiz konular sırasıyla If Clause 2 ve Wish Clause olacak. Birlikte bu konuları örnekler ve konu anlatımları üzerinden inceleyelim.
Gelecekte ya da şimdiki zamanda gerçekleşmesi olası görünmeyen, hayal edilen olaylar hakkında konuşurken “The Second Conditional” (Type 2) kullanılır. The Second Conditional’da yan cümlenin yüklemi “simple past”, ana cümleninki ise (would)+ “infinitive” olarak kullanılır. IF + Simple Past + (would)+ Infinitive formülünü takip ederek cümle kurabilirsiniz.
Örneğin:
If you married Mert, you would be happy.
(Mert ile evlenseydin mutlu olurdun.)
If I had a lot of money, I would travel to Europe.
(Çok param olsaydı Avrupa’ya seyahat ederdim.)
If I were you, I wouldn’t text him again.
(Senin yerinde olsaydım ona yeniden yazmazdım.)
Bu ünitede işleyeceğimiz bir diğer konu ise Wish Clause’ dır. Birlikte inceleyelim.
İngilizcede “wish clause” kalıbı; istekleri, pişmanlıkları ifade etmek için ve karşıdaki insandan bir ricada bulunacağınızda kullanılan bir kalıptır. İngilizcede “keşke” anlamını vermek için “if only” ve “wish” kalıpları kullanılır. “If only” kalıbının verdiği anlam daha güçlü olduğu için genellikle günlük hayatta “wish” kalıplarından yararlanılır. “If only” kalıbının değişik zaman kipleriyle kullanımını aşağıdaki örneklerle inceleyelim.
Cümlenin gramatik yapısı geçmiş zamana ait olsa da past tense ve if only kalıpları bir araya geldiğinde geçmişteki bir olaydan bahsetmez, şimdiki zamanda gerçekleşen bir pişmanlık durumundan bahseder. Örneğin:
If only that bag wasn’t this expensive, I would buy it.
(Keşke o çanta bu kadar pahalı olmasaydı, alırdım.)
If only kalıbı Past Perfect Tense ile kullanıldığında geçmişte yaşanan olaylara karşı duyulan pişmanlıkları anlatmak için kullanılır. Örneğin:
If only you had been more careful, the vase wouldn’t break.
(Keşke daha dikkatli olsaydın, vazo kırılmazdı.)
Şimdiki zaman ve wish clause bir arada kullanıldığında cümlenin şimdiki zaman hali yapısında değil, kast edilen anlamında bulunur. Şu anda yaşanılan durumdan veya gelecekte gerçekleşmesi dilenen bir durumdan bahsediliyorsa şimdiki zaman ve wish clause anlamsal olarak birlikte kullanılır. Daha iyi anlaşılması için aşağıdaki örnekleri inceleyelim.
I wish I was at home right now.
(Keşke şu an evde olsaydım.)
Gelecekle ilgili wish clause cümleleri gelecekte değişebilecek, değişmesi istenilen durumlar için kullanılır. Genellikle bu cümleler “wish + would” kalıbı ile kurulur. Bu kalıbı bilmek dileklerinizi ve isteklerinizi daha rahat ifade edebilmenize yardımcı olacaktır. Örneğin:
I wish you would get well soon.
(Yakında iyileşmeni dilerim.)
10. Sınıf Ünite 10 – Shopping
Bu ünite kapsamında öğreneceğimiz kelimelere bir göz atalım:
appear | ortaya çıkmak |
---|---|
brand-conscious | marka bilinci |
checkout | kasa |
clothes shop | kıyafet mağazası |
color choices | renk seçenekleri |
culture | kültür |
design | tasarım |
discount | indirim |
fabric | kumaş |
fit | uymak |
fitting room | deneme kabini |
go window shopping | vitrinlere bakmak |
in cash | nakit |
outfit | kıyafet |
out-of-season sales | sezon dışı indirimler |
pay | ödemek |
pocket money | cep harçlığı |
prefer | tercih etmek |
put on | giymek |
receipt | fiş |
save money | para biriktirmek |
set up | kurmak |
shop assistant | satış görevlisi |
shop till you drop | düşüp bayılana kadar alışveriş yapmak |
spend money | para harcamak |
suit | uymak (kıyafet) |
traditional costume | geleneksel kostüm |
try | denemek |
waste money | boşa para harcamak |
wear | giymek |
wedding | düğün |
put on | giymek |
“Alışveriş” ünitesi kapsamındaki dilbilgisi kuralları ve kalıpları:
Bu ünitemizde Passive Voice konusunu işleyeceğiz. Hadi örnekler ve konu anlatımlarıyla bu konuyu yakından inceleyelim.
Active ve passive voice, İngilizcedeki cümle yapılarından biridir ve cümlenin öznesinin pasif veya etken olduğunu belirtir. Etken cümlede, özne eylemi gerçekleştirirken, pasif cümlede ise özne eylemin alıcısıdır. Örneğin, “The cat chased the mouse” (Kedi, fareyi kovaladı) etken bir cümledir, ancak “The mouse was chased by the cat” (Fare kedi tarafından kovalandı) pasif bir cümledir. Pasif cümlelerde, eylem özneden sonra gelen “by” kelimesi ile belirtilir.
This radio was repaired by me.
This radio was repaired.
Passive voice olumsuz cümle kalıbında eylemin kimin tarafından yapıldığını belirten by eki aynı olumlu cümle yapısındaki gibi isteğe bağlı olarak kullanılır.
This radio was not repaired by me.
This radio was not repaired.
Passive voice soru cümlesi kalıbında eylemin kimin tarafından yapıldığını belirten by eki aynı olumlu ve olumsuz cümle yapısındaki gibi isteğe bağlı olarak kullanılır.
Was this radio repaired by me ?
Was this radio repaired ?
10. Sınıf İngilizce Üniteleri ve Konu Anlatımı Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
10. sınıf İngilizce üniteleri kaç tane?
10. sınıf İngilizce programında 10 ünite bulunur.
10. sınıf İngilizcesi hangi seviye?
10. sınıf İngilizce derslerinde öğrencilere B1-B2 seviyesinde İngilizce öğretilmektedir.
10. sınıf İngilizce ünitelerinde hangi konular işlenir?
10. sınıf İngilizce ünitelerinde Alışveriş, Dijital Çağ, Kahramanlar, Gezi, Okul Hayatı ve daha fazlası işlenir.
10. Sınıf İngilizce müfredatında hangi gramer konuları var?
10. Sınıf İngilizce müfredatında Future Tenses, Passive Voices, Simple Past Tense, Past Perfect Tense ve daha pek çok konu bulunmaktadır. Bu konuların ayrıntılı açıklamasını ve örneklerini içeriğimizde bulabilirsiniz.
Çocuğunuzun İngilizce öğrenmesi için ihtiyacınız olan her şeye tek bir platform üzerinden ulaşabilirsiniz! Çocuk eğitimi alanında uzmanlaşmış öğretmenler rehberliğinde 25 dakikalık bire bir canlı dersler, çocuk gelişi için özenle tasarlanmış eğlenceli ve öğretici interaktif videolar, kelime öğrenme araçları, yapay zeka destekli öğretmen MiMi, quizler ve interaktif aktiviteler ile EnglishCentral, çocuğunuzun ihtiyaçlarına yönelik kişiselleştirilmiş ve kaliteli bir eğitim planını uygun fiyatlı olarak sunmaktadır. Hemen EnglishCentral’a kayıt olup İngilizce öğrenmeye başlamaya ne dersiniz?
Deyimlerle ilgili onlarca videomuza link üzerinden kolaylıkla ulaşabilir ve hızlıca öğrenmeye başlayabilirsiniz.
Kişiselleştirilmiş İngilizce eğitimi ve ihtiyaçlarınıza göre uyarlanmış birebir canlı dersler için EnglishCentral’a ulaşabilirsiniz.